“O sizi mutlaka arar bulur...”

A -
A +
 Siz İstanbul’a inince "Yaren’den selam getirdim sizi hâlâ unutmamış seviyor” deyin, o sizi bulur!..   Mavi atlas sevgilim, yani İstanbul gözümde tütüyordu. Onun kollarına girmeyeli onunla koklaşmayalı aylar değil yıllar olmuştu... Eminönü’nde, hoş, kalmadı ama balık ekmek yemeyi, eski vapur nostaljileri kalmadı ama vapurla Boğaz'ı geçerken yanı başımızda çığlık çığlığa bizleri yolcu eden martılara taş fırın simitlerinden parçalar atıp hayalinde onlarla dertleşmeyi ne çok özlemiştim. İstanbul’a gideceğimi duyan hiç yüzünü görmediğim bir gönül dostu olan şair hanımefendi arkadaş telefon ederek dedi ki: “İstanbul’a gidiyormuşsun hayırlı yolculuklar dilerim. Senden bir ricam olacak, benden yakışıklıya selam söyleyin!..” Bir tuhaf oldum… Bu yakışıklı lafı da nereden çıkmıştı? Kimdi, neredeydi? “Herhalde arkadaşım şaka yapıyor” diye düşündüm: “Şaka yapıyorsun herhâlde, kim bu yakışıklı? Koskoca İstanbul’da kim bilir kaç tane yakışıklı vardır?” “Şaka yapmıyorum Şahin Bey. İstanbul’da kaç tane olacak bir tane yakışıklı var, o da benim yakışıklım. Siz İstanbul’a inince 'Yaren’den selam getirdim o sizi hâlâ unutmamış seviyor' deyin. O sizi mutlaka arar bulur!..” O öyle söyledi ama ben “eyvallah” diyerek gülüp geçtim...
Sekiz saatlik yorucu ve sıkıcı bir tren yolculuğundan sonra İstanbul’a Haydarpaşa Garı'na varabilmiştim. Bütün gecenin yorgunluğu uykusuzluğu üzerimdeydi. Elimi yüzümü yıkadım hem de birkaç kez. Beşiktaş’a gidecektim ama Haydarpaşa’dan Beşiktaş’a vapur gitmiyordu. Kadıköy’e vapur iskelesine kadar 'tabanvay'la gittim. Böylelikle bayağı açılmıştım. Martıların çığlıkları sanki bana ninni gibi geliyordu. Alışıktım martılarla konuşmaya dertleşmeye. Onlar benim dilimden ben de onların dilinden anlıyordum...
Kadıköy iskelesine vardığımda yine bildik görüntülerle karşılaştım. Yıllar geçmiş zamanlar insanlar, ben de değişmiştim ama bu iskelelerdeki görüntüler hiç değişmemişti. Herkes bir koşuşturmacanın içindeydi ve zamana karşı yarışıyorlardı. İşine yetişmeye çalışanları mı ararsın, vapuru kaçıranları mı? Seyyar satıcılar mı? Kadıköy Meydanı tam bir curcuna ve gürültü kirliliği içerisindeydi. Vapurda en üstte güvertede yaşlı bir adamın yanına oturdum... DEVAMI YARIN
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.