"Bana akıl öğretmene gerek yok!"

A -
A +
 “Ne söyledimse doktor hanıma dinletemedim, tekrar rica etmeye çalışınca da susturdu...”
 
Yine böyle bir cumartesi günüydü… Babam beni arayıp rahatsız olduğunu ve bulunduğumuz ilçedeki sağlık ocağına gitmek istediğini söyledi. O yıllarda sağlık ocağı şimdiki gibi sağlık ocaklarına değil küçük hastanelere söyleniyordu.
Arabamla gidip babamı alıp götürdüm. Nöbetçi hemşire bizi karşıladı. Kendisine babamın şikâyetlerini anlattım. Doktor çağırmasını söyledim. Hemşire nöbetçi olan doktor hanımı aradı. Ne var ki doktor hanım acil vakalar dışında sağlık ocağına gelemeyeceğini söylemiş. Yıllar öncesinin hasta hekim iletişimi böyleydi evet… Hemşireye telefonda bazı sorular sorup hasta hakkında bilgi aldıktan sonra da dinlediklerinden yola çıkarak demiş ki:
“Hastada bağırsak enfeksiyonu var. Bir serum takın ve filan iğneyi yapın. Bunlar yeterli olur.”
Telefonu kapatan hemşire de hastaya doktor hanımın dediğini yaptı.
Hastamızda dikkatimi çeken bir durum vardı. Karnı aşırı derecede şişkindi. Ben babamın başka bir rahatsızlığının da olabileceği endişesiyle, ilçemiz küçük olduğu için doktor hanımın evine kadar gittim ve durumu bir kere de orada ben anlattım. Dedim ki:
-Doktor hanım bir hastaneye kadar gelip gözlerinizle görseniz, hastaya soru sorarak durumunu net öğrenseniz? Acil bir durumu olup olmadığına yine siz karar verin. Babam sigortalıdır. Eğer gerekiyorsa ilimizdeki SSK hastanesine sevk edersiniz...
Ne söyledimse doktor hanıma dinletemedim. Gayet soğukkanlı ve kendinden emin bir şekilde karnının şişkinliğinin gaz sıkışması olabileceğini söyledi. Ben tekrar rica etmeye çalışınca da susturdu:
-Beyefendi, bana akıl öğretmene gerek yok. Doktor siz değilsiniz benim!
Çaresizlik içeresinde sağlık ocağına geri döndüm.
Aynı gün, telefonda anlatılan ve öğrenilene göre tahmini olarak takılan serum yarıya kadar inmişti. Babam dedi ki:
-Oğlum bir sor bakalım, serum takılı hâlde eve gidebilir miyiz?
Ben de babamın isteğini nöbetçi hemşireye anlattım. O da hâliyle tekrar doktor hanımı aradı. Doktorun verdiği cevap:
“Elbette ki gidebilir” olmuş. Bu cevap üzerine babamı, kolunda serum takılı olduğu hâlde eve götürdüm. Kendi evime döndüm. Hastamız o gece sabaha kadar uyuyamamış. Rahatsızlığı devam etmiş.
Pazar günü hastamızı bu defa Erzurum’a götürdük… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.