Özal’ın anısına...

A -
A +
 “Özal 1976 seçimlerinde Millî Selamet Partisi’nin İzmir milletvekili adayı olmuştu...”
 
Rahmetli Turgut Özal ile Planlama Müsteşarı iken tanışıyoruz. Hatta Özal 1976 seçimlerinde Millî Selamet Partisi’nin İzmir milletvekili adayı olmuştu. O yıllarda öyle ileri bir tanışmışlığımız yoktu. Ardından 12 Eylül ihtilali olunca Başbakan yardımcısı olduğunda ekonomiyle ilgili görevleri olduğu için biz de yurt dışı müteahhitlik hizmetleri olarak Libya’da ve Suudi Arabistan’da iş yaptığımız için çok görüştüğümüz insan olarak karşımıza çıkmıştır. Kendisiyle bu sebeple bir bakıma mecburi bir tanışmışlığımız olmasına rağmen münasebetlerimiz çok iyi olarak devam edip gitmiştir.
Bu samimi görüşmelerimizde ben Özal’a devamlı ricada bulunurdum:
“Kaddafi Türkiye’ye davet edilmek istiyor. Ama öyle sıradan bir devlet adamı gibi değil; nasıl istiyor onu bilmem ama şöyle şaşaalı bir karşılama gerekiyor. Sen askerlerle irtibatlısın, Başbakan yardımcısısın. Bu işe bir yardım et. Ben de Bülent Ulusu ile bunu bir konuşayım” dedim.
-Bülent Paşayla tanışmışlığın iyi derecede mi?
-Yok, dedim.
“O zaman bu görüşmeden pek şey olmaz” gibi bir söz söyledi.
Anladım ki benim söylediklerim aslında aklına yatmış fakat bir şey yapamıyor. Bir yol arıyor. Derken o ara Başbakan yardımcılığından istifa etti. Evlerimiz de Yeniköy’de, birbirimize yakınız. Beni bir sabah kahvaltıya çağırdı. Gittim. Binaya girdim. Özal’ın zilini çaldım. Kapıyı Semra Hanım açtı. Sabah saat sekiz buçuk dokuz filan.
Tabii Semra Hanım da tanıyor beni. Özal da içeride tıraş oluyordu. Neyse kahvaltıyı yaptık. Beni Kaddafi konusunu konuşmak için çağırmış. Dedi ki:
“Kaddafi’yi çağırmanı Kenan Paşa istemiyor. Sen Paşayla konuşuyorsun, bir randevu al git konuş onunla. Ben Paşayla konuştuğum zaman senden de bahsettim. 'O bana kendisi gelsin' dedi.”
Bunun üzerine Cumhurbaşkanlığından bir randevu istedim ve gittim Kenan Paşa’ya:
“Efendim buraya gelişim Kaddafi’yi davet etme meselesi filan…” Dedi ki:
“Bak Cevahir, siz durumu böyle idare edin. Çağırırız onu, gelir Atatürk Havaalanına. Orada azınlıkların hakları filan gibi abuk sabuk bir konuşmaya girer. Ben de orada 'dön be geri' derim bir tekme vururum, sizin işiniz daha kötü olur...”
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Kaddafi, Kenan Paşayı Genelkurmay Başkanı olarak Libya’ya geldiğinde üç gün bekletmişti...
             İbrahim Cevahir-“Tarihe Not Düşüyorum”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.