En son modelin ömrü üç ay!

A -
A +
“Ben hayretler içinde bakarken adam, yaklaşık 10 dakika içinde işlemi yapıp bitirdi!..”     “Kuşaklar arasındaki değer farkları çok değişti artık hocam” diyordu Almanya’da 20 yıl öğretmenlik yapan eski bir öğrencim Necmettin Çivilibal; “Teknoloji o kadar hızlı ki yetişebilene aşk olsun” Sonra da bir örnek veriyordu: “Ellerinizden öper üç oğlum da nasip kısmet bilgisayar mühendisi oldu. Bunu bilen arkadaşlarımdan arayıp soranlar oluyor: 'Hocam bilgisayar alacağız da, sizin gençler hangisini tavsiye eder?' Ben de çocuklardan hangisi denk gelirse ona iletirim konuyu. Verdiği cevaplar üç aşağı beş yukarı aynıdır: “En son modelin ömrü üç bilemedin altı ay...” O kadar hızlı ve baş döndürücü bir sürece girilmiş ki herkes büyük bir yarış içindeymiş ve artık kimsenin bilgisayar onarımına vakti olmadığı gibi gereği de yokmuş. Zaten mesele onarma meselesi filan da değilmiş. Yazılım meselesiymiş. Yeni bir versiyon ya da yeni bir sürüm çıkınca öteki program kendiliğinden sistemde çalışamaz hâle geliyormuş. Kablolu TV yayınları çıktığında kara kara düşünmeye başlamıştım. Oturduğum apartmanda yaşayan tek Türk aile bendim. Türkiye’den yapılan yayınlar hâliyle Alman komşularının ilgi alanı dışındaydı. Ana caddeye en az 100 metre uzaktaki apartmanımıza sadece benim için kabloyu kim, niye çeksindi? Buna rağmen ya tutarsa düşüncesiyle ev bürosuna telefon edip derdimi anlattım. Telefonda “bir kişi için mi?” filan demediler. Eleman göndereceklerini söylediler. Teşekkür ederek telefonu kapattım. Doğrusu hem şaşırdım hem beni ciddiye aldıklarına sevindim. Bir kişi için de olsa eleman gönderecek olmaları enteresandı... İki gün sonraydı. Bir adam geldi kapının önüne. İsmimi sordu. “Buyurun benim” dedim. “Kablolu TV yayın hattı için siz mi istekte bulunmuştunuz?” dedi. “Evet" dedim. Adam elindeki evrakta isteği kontrol etti. Sonra da apartmanın alt kısmında bana ait olan bölmeyi açtırdı. Ben de ilk defa gidiyordum oraya. Bir kutuda onlarca ucu açık boş kablo vardı. Ben hayretler içinde bakarken görevli adam yaklaşık 10 dakika içinde işlemi yapıp bitirdi. Türkiye’den gelen yayınlar artık evimin içindeydi... Görevini yaptığına ve memnun olduğuma dair evrakı imzalattı ve “iyi günler” diyerek çıkıp gitti. Ben iki defa şoke oldum!.. Niye? Çünkü benim için, bir kişi için devletin kurumu kalkıp isteğimi yerine getiriyordu ama öte yandan oturduğum apartman 1961 yılında yapılmış çok eski bir binaydı. O zamandan bugünlere nasıl hazırlık yapılmıştı?..              Hüseyin Erkan-Başakşehir/İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.