Sedef’in kızı...

A -
A +
“İnsanın kaderinde payının bir irade-i cüziye denilen kadar olduğunu anlayabilmiş miydi?..”   Ve beklediğim cevabı o kızdan aldım: “Amca ben de aslen İzmirliyim ama artık Eskişehirli sayılırım. Çünkü babam rahmetli olunca annemle ben buraya dedemlerin yanına göç ettik” dedi. Çıldıracak gibi oldum. Rüya mı görüyordum, kâbus mu anlayamadım. O ise anlatmaya devam ediyordu. “Ben burada Kütahya’da Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde okuyorum...” Kız konuşmaya devam ediyordu ama artık ben emin olmuştum. Bu kız onun kızıydı… Yani benim tertemiz duygularıma cevap vermeyip parayı yatı katı tercih edip beni acılar denizinde yapayalnız bırakıp giden Sedef’in kızıydı. Vakit ne çabuk bitmişti anlamadım… “Amca müsait bir yerde beni indirebilir misin?” sesini duyana kadar…  Eskişehir’e gelmiştik bile. Gençlerden birinin ikinci sesiyle kendime gelebildim. Yine anormal bir fren yaparak durabildim. “Tamam evlat istediğiniz yerde inebilirsiniz. İsterseniz sizleri evlerinize kadar da servis yapabilirim... Ben bir şairim. Şiir öykü yazarım. Son çıkarmış olduğum şiir kitabını beni unutmayasınız diye sizlere vermek isterim. Umarım sizler şiiri seviyorsunuzdur. Nasıl şiir kitabı okumak ister misiniz?” Gençler hep bir ağızdan; “Ne demek amca bilakis son derece memnun oluruz. Şiiri sevmemek ne demek zaten bizler çoğumuz Edebiyat Fakültesinde okuyoruz. Demek sen bir şairsin ha inan bizleri çok şaşırttın. Ne güzel, demek ki bizlerin de bir şair dostu bir arkadaş abisi amcası var artık...” O gün o gençlere son çıkardığım şiir kitabını ayrı ayrı isimlerine imzalayıp verdim. Bazıları ücret teklif etti ama kabul etmedim. “Kitabımı okuyun yeter, menfi veya müspet olumlu veya olumsuz düşüncelerinizi bilmek isterim. Adresim telefon numaram kitapta var istediğiniz zaman beni arayabilirsiniz” dedim ve ekledim: “Bir alaylı olarak siz mektepli gençlerin düşüncelerini bilmek benim için önemli. Sizleri tanıdığım için kendimi şanslı sayıyorum. Yolunuz da bahtınız da açık olsun” dedim. Ben “Allaha ısmarladık” dedim, onlar “güle güle” diyerek beni yolcu ettiler. Ama ben onlardan görüşlerini beklerken karşıma o vefasızın kızı da çıkmıştı… Bakalım varlık için koşup da peşinden koştuğu insanı bir trafik kazasında kaybedince hayatın ne kadar anlamsız olduğunu o da benim gibi anlayabilmiş miydi? İnsanın kaderinde payının bir irade-i cüziye denilen kadar olduğunu anlayabilmiş miydi?..           Ş. E.-Kütahya
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.