Baba ocağına kilit vurmak...

A -
A +
 “Biz de köye gelince anamla birlikte kaldığı için hane sahibi küçük bacıya misafir olduk...”
 
O temmuz ayında izin dolayısıyla köyümüze gelmiştim. Anamı, kardeşlerimi, doğduğum, büyüdüğüm yerleri görmek bir garip duygu.
Babamın vefatından sonra köydeki evimizi küçük bacıya vermiştik. Artık hane sahibi o... Anneciğim de yanlarında kalıyordu.
Kapıdan beni görünce bir sarıldı ki anlatılamaz. Gözyaşları içinde kokladı kokladı ve;
“Yüce Rabbime sonsuz şükürler olsun tekrar görüşmeyi nasip etti” dedi.
Yaşı doksanı geçen garip anam her görüşmemizi son görüşme olarak kabul ettiğinden her ayrılışımızda “Allah tekrar görüşmemizi nasip etsin” diye dua ediyor. Tekrar görüşünce de “yine görüşmek nasip oldu” diye çocuklar gibi seviniyordu.
Yaşı doksan iken hayata nasıl bakılır? Ölüm nasıl hissedilir? Sanki anam, hayata evlalarıyla tutunuyor gibiydi. Babamın vefatından sonra sırayla evlatlarının yanında kalmaya başladı. Ama daha çokça küçük bacının yanında kalıyor.
Biz de köye gelince anamla birlikte kaldığı için hane sahibi küçük bacıya misafir olduk.
Ne var ki enişte beyi iş yerinden çağırdılar. Bütün planlar altüst oldu. Onlar dönünce biz anamla ortada kalakaldık. Kendimize kapı aramaya başladık.
İki ablam ve yeğenim yakın köylerde oturuyordu. Hepsi de “Bize gelin, misafirimiz olun” diyordu. Anamın yüzü suyu hürmetine itibar fazlaydı.
Anlayacağınız, baba ocağından son ayrılan, anamla birlikte ben oldum. İnsan bir tuhaf oluyor. Baba ocağının kapısına kilit vurup kalmak üzere başka bir yere gitmek durumunda kalınca… Ben bu duygular içindeyken anam nasıldı? Neler hissetmişti acaba?
Evden ayrılmadan önce anamla bizim için bırakılan yemeği yedik, bulaşıklarımızı yıkadık. Sonra çekyatın başına geçtik. Bir bohça çıkardı anam ortaya. Çocuğunun kundağını açarcasına açtı. İçindekileri “havlu, gelinlik duvağım…” diyerek tek tek elden geçirdi, bir garip duyguyla sevdi, okşadı. Çemberlere gelince yüzünün ifadesi değişti. Onları tek tek saydı. Herhâlde on beş taneydi:
“Bunları ben ölünce okumaya gelen kadınlara hediye verirsiniz” dedi. Yüreğim cız etti:
“Yahu anam. Kim öle kim kala? Bakarsın ben senden önce giderim” dedim.

Bu sözlerim bir yerine iğne batırılmış gibi tedirgin etti. Oğlu elinden alınmış, sırası gasbedilmiş gibi tedirgin oldu. Ölüm hemen beni bulacakmış gibi telaş ve üzüntüye kapıldı... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.