Hayırlı evlat hatırlı gelin

A -
A +
“Yiyecek içecek getirilse de evde pişirilmeyince yıkanıp temizlenmeyince pek zor oluyor...”
 
Fakat bir taraftan da yaşlanan babanın bir endişesi vardı. Kendilerinden sonra bu iki kardeşin miras sebebiyle birbirine düşecek olması!.. İki oğlunun mal sebebiyle kanlı bıçaklı olmasını asla istemiyordu… O bakımdan sağlığında iken kendi rızasıyla üzerine temlik olan daire ve mülkün yarısını büyük oğluna, yarısını küçük oğluna vermek istiyor.
Gel gör ki büyük oğlan kayıp… Arayıp bulmam mümkün değil. Kim bilir nerede ne âlemde?
Oğlanı arayıp bulayım, şu işi hayatta iken halledeyim deyip dururken hiç beklenmedik bir acı ile yıkılıyor Yüksel Bey… Yıllarca tencerede pişirip kapağında yiyerek hayatı göğüslemeye çalıştığı biricik hanımı, can yoldaşı hayat arkadaşı Hakkın rahmetine kavuşuyor… Banyoda çamaşır yıkarken fenalaşan hanımının beyin kanaması geçirdiğini neden sonra hastaneye yetiştirdiklerinde anlıyorlar ama kurtaramıyorlar…
Yüksel Amca için bu haberden daha acısı olabilir mi? Küçük kıyamet kopuyor evinde… Ama hayat acımasız… Ölenle ölünmüyor… Gel gör ki kendisi de bu yaştan sonra evlenmeyi, yeniden dünyaevine girmeyi kendisine uygun veya onun diliyle münasip görmüyor…
Saygı duymaktan başka elden ne gelir? Ama bir evde hanım eli olmayınca da hayat pek çekilmez oluyor. Sefillik evde kol geziyor. Yiyecek içecek getirilse de evde pişirilmeyince yıkanıp temizlenmeyince pek zor oluyor.
Ne yapayım ne edeyim derken en münasibini küçük oğlunu evlendirmekte buluyor. Küçük oğlunu evlendiriyor… Eh artık oğlunun evinde kalmasa da aynı apartmanda olduğu için hiç olmazsa akşam yemeklerine çağıracakları bir evi oluyor. Kursağına sıcak bir çorba giriyor. Geceleri de sessiz sedasız hanesine çekiliyor Yüksel Amca… 
Beş katlı binanın birinci katında kendisi oturuyor, bir katını da oğluna veriyor. Diğer daireleri de kiraya veriyor. Bu arada küçük oğlu olsun gelini olsun babasının bir dediğini iki etmiyor… Derken neydim ne oldum ne olacağım sözü var ya… Artık iyice yaşlanan, dünyadan el etek çekmek zorunda kalan, iş yerine de gidemeyen Yüksel Amca diyor ki:
“Büyük zaten hayırsız çıktı. Nerede olduğunu bilmiyorum. Öldü mü kaldı mı belli değil. Böyle birisine mal bıraksam ne olacak, ne hayrını görecek? Hiç olmazsa bu oğluma bırakayım mirasımı. Gelinim de evlat gibi benimle ilgileniyor. Hiç olmazsa bunların istikbaline zemin hazırlayayım..." DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.