“Beni camiye götürür müsün?”

A -
A +
“Beni şu yukarıdaki camiye kadar arabanla bırakabilir misin? Dizlerim artık tutmuyor...”
 
 
Yine böyle bir cuma günüydü. Öğleyin, beklediğim bir konuda olumsuz sonuç almıştım. Hayli de canım sıkılmıştı. “Ne yapsam ne etsem?” derken her şeyi öylece bırakıp masadan kalktım.
Evim iş yerime yakındı. “Gidip evde abdest alıp oradan cumaya gideyim” diye niyetlendim... Yürüyerek evin yolunu tuttum. Beni bekleyen sürprizden habersiz apartmanın önüne geldim... Apartman kapısından içeri girdim. Tam merdivenlerden çıkacakken bir de baktım bizim iki kat üstteki komşum. Kendisi çok muhterem bir insandı. Hani derler ya mümin; yüzünü gördüğünüzde size Allah’ı hatırlatandır. O da öyle nur yüzlü, pırıl pırıl bir insandı. Oldukça yaşlı olmasına rağmen son anlarına kadar beş vakit cemaate gidip gelirdi.
Merdivenin üst basamağında duruyordu. Onu görünce saygıyla gülümsedim. O da beni görünce çok sevindi:
-Araban var mı, dedi?
-Var Hacı Abi buyurun, dedim.
-Beni şu yukarıdaki camiye kadar bırakabilir misin? Dizlerim artık tutmuyor, dedi.
-Tabii ne demek bırakırım elbette Hacı Abi…
Ellerini açtı. “Kurban olduğum Allah” dedi. “Hep dua ettim, bir arabası olana denk getir ya Rabbim” diye… “Rabbim seni çıkardı karşıma!”
-Ne demek efendim, siz iniverin aşağıya, ben de evden arabanın anahtarını alıp geleyim…
O zor yürüyerek her merdiven basamağını tek tek ve yavaş yavaş inmeye çalışırken ben de bir koşu giderek evden arabanın anahtarını alıp geldim.
Aşağıda bekliyordu. “Buyurun” diyerek birkaç adım ötedeki park hâlindeki aracıma davet ettim. Onun ön kapıdan binmesine refakat ettim. Kapısını nezaket çerçevesinde kapatıp direksiyona geçtim. Arabayı çalıştırıp geri geri bir iki metre kadar gelmiştim ki hiç umulmadık bir şey oldu. Arabadan müthiş bir çatırtı geldi. Sanki arabanın altına bir boş teneke sıkışmıştı da onun tıkırtısı gibiydi…
İkimiz de şaşırdık. Durdum. Ama araba rölantide çalışırken de ses kesilmiyordu. Ben ne yapacağımı ne diyeceğimi düşünürken yaşlı komşum dedi ki:
-Bak karşıdaki arabaya iki genç geldi. Ben onlara rica edeyim, sen arabanla ilgilen.
Gerçekten de o anda park yerindeki diğer araca otuzlu yaşlarda iki genç gelmişti.
-Kusura bakma efendim, peki öyle yapalım.
O arabadan yine zar zor inerken ben de gidip o gençlere kısaca açıklamada bulundum.
“Hacı Amcayı yukarıdaki camiye bırakır mısınız?” dedim... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.