"Ey kulların sığınağı olan Allahım..."

A -
A +
Hazreti Ali ve iki mübârek oğlu, Hasan ve Hüseyin bir gece karanlığında birisinin şiir okuduğunu duydular...   Hasen bin Osmân hazretleri Cezâyir-Tilmsân’da yetişen fıkıh âlimlerindendir. 724 (m. 1324)’de doğdu. 790 (m. 1388)’de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki: Mucize ve kerâmet, ikisi de harikulade hâllerdir. Ancak mucizede, Peygamber olan zâtın, Peygamberliğini iddia etmesi vardır. Aklın caiz ve mümkün kıldığı şeyler, normal âdetteki bilgilerle kıyâs edilerek reddedilemez. Şöyle anlatılır: Hazreti Ali ve iki mübârek oğlu Hazreti Hasan ile Hüseyin (radıyallahü anhüm), bir gece karanlığında birisinin şu şiiri okuduğunu duydular: “Ey karanlıklarda çaresizin duâsına icabet eden! Ey hastalıkları, belâ ve musibetleri gideren! Bize lütuf ve keremin ile, işlediğimiz hatâ ve günahlarımızı af ve mağfiret eyle. Ey kulların sığınağı, ümîdi olan Allahım, günahkâr için eğer senin affın olmasa, âsîlere kim lütuf ve ihsânda bulunur...” Bunu dinledikten sonra, Hazreti Ali, oğullarından birisini gönderip, bunu söyleyen şahsı bulup getirmesini söyledi. Bir müddet sonra o şahıs Hazreti Ali’nin huzûruna getirildi. Hazreti Ali ona; “Senin söylediklerini işittim. Hâlini anlat bakalım!” dedi. O şahıs şöyle anlattı: “Ben zevk-ü-sefâya ve günahlara dalmış birisi idim. Babam bana nasihat edip; “Oğlum, Allahü teâlâ zâlimleri azap ile yakalar, onları cezalandırır” derdi. Babam bana böyle nasihat ettikçe, ben de onu döverdim. Bunun üzerine, benim bu kötü hâlimden dolayı babam bana bedduâ etmeye ve bunun için Mekke-i mükerremeye gideceğine, duâsını kabul etmesi için Allahü teâlâdan yardım isteyeceğine yemin etmişti... Nihâyet babam yeminini yerine getirdi. Bedduâsını yapar yapmaz, benim sağ tarafım kurudu. Bunun üzerine ben yaptıklarıma çok pişman oldum. Babamın gönlünü alıp, onu râzı etmeye karar verdim. Hattâ bana bedduâ ettiği yerde duâ edeceğine dâir ondan söz aldım... Babamı bir deveye bindirdim. Yola çıktık. Ancak yolda, deve ürküp, babamı iki kaya arasında üzerinden attı ve babam öldü...” Bunu dinleyen Hazreti Ali, o şahsa; “Eğer baban senden râzı olmuş ise, Allahü teâlâ da senden râzı olmuştur” buyurup, kalktı ve birkaç rekat namaz kıldı. Sonra Allahü teâlâya duâ etti. Daha sonra o şahsa; “Ey mübârek kişi! Kalk” dedi. O şahıs kalktı ve yürümeye başladı, önceki sıhhatine kavuştu. Sonra Hazreti Ali ona şöyle dedi:  “Eğer babanın senden râzı olduğunu söylemeseydin, sana duâ etmezdim!..”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.