"Bu hâlim için eman dilerim!"

A -
A +
"Ey kâinatın Hâlıkı, ne sağdan, ne soldan, bana imdat yetişmedi. Hepsinden ümitsiz oldum."
 
Karamânî Hamza Efendi Fâtih Sultan Mehmed Hân devri tefsîr âlimlerindendir. Karamân’da doğdu. 871 (m. 1468)’de İstanbul’da vefât etti. Namazın hikmetleri hakkında buyurdu ki:
Büyüklerimiz, Bismillah ile namaza başlardı. Allahü teâlânın huzuruna dâhil olurdu. Kıyamet gününü düşünerek Allahü teâlânın huzurunda saf bağlayıp, yalvardılar. Allahü teâlânın huzurunda gözyaşı dökerek, korkuyla kıyamet ve mahşer için hayrete düştüler. Bu korkular kıyamda olduğundan, hayâ ve utancından ayakta kalmaya takat getiremediğinden, beli bükülür, rükûa varır. Rükûda tesbih ile başlanır. Rükûdan başını kaldırırken, isyan ve günahlarına karşı nail olduğu hâlden ve Allahüteâlânın lütuflarından utanarak secdeye kapanır. Zillet ve acizliğini arz etmek için en şerefli azası olan alnını toprağa koyar. Hak teâlâ sonsuz rahmet ve merhametinden dolayı, yüzünü topraktan kaldırmasını emreder. Yine Allahü teâlânın bu merhametini görünce, tekrar secdeye kapanır. Yine başını kaldırmasını, Cenab-ı Hak emir ve ferman eder. Başını kaldırınca, Hak teâlâ hitap eder, (İnceden inceye senden hesap isterim) der. Bu ilahî hitabın heybeti, beklemeye kudret bırakmaz. O ağır sual ve cevabın altından kalkamayacağını görür. Hak teâlâ oturduğu yerde hesabını emreder. Hesabın dehşetinden yüzünü sağ tarafına çevirip, Enbiya-i a’zama ve meleklere selam verir. Onlarla tevessül eder, onlardan şefaat diler. Yani der ki: (İşleri şefaat olan ve şefaat ederek çaresizlerin yardımına koşan cemaat, bu kınanmışlık hâlim müşkül oldu. Bu acınacak hâlim için, eman dilerim.)
Enbiya-i izam derler ki: (Çare günleri geçti. Fırsat zamanlarında tevbeyle hâline çare bulmalıydın. Vakitsiz öten horozun başını kesmek gerektir.)
Sol tarafından ümit bekler. Yakınlarına, ahbaplarına ve dostlarına selam vererek istimdat eder. Onlardan da, (Bizden sana fayda yok) cevabını alınca, hepsinden ümidini keserek, ellerini kaldırıp, dua ederler. Derlerdi ki: (Ey kâinatın Hâlıkı, ne sağdan, ne soldan, bana imdat yetişmedi. Hepsinden ümitsiz oldum. Duanın kabul olduğu makamdır) diye yalvarmaya ve niyaza başlar. O zaman (Ve zannü enlâ melcâe minallahi illâ ileyh) hükmünce, ilahi, nihayetsiz merhamet denizi coşup, lazım gelen ifa buyurulur. Bu suretle namazları da sona ererdi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.