Güzel ahlakın alametleri...

A -
A +
İyilik edene mal ile, hizmet ile karşılığı yapılır. Bunu yapamayan, hamd ve senâ, teşekkür ve dua eder.   Hüseyn Vâiz-i Kâşifî hazretleri Tîmûroğulları hükümdarlarından Sultan Hüseyin Baykara zamanında Herât’ta yetişen Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinden ve evliyânın büyüklerindendir. 910 [m. 1505] da orada vefat etti. Çok kitap yazdı. Vâiz-i Kâşifi yazdığı Ahlâk-ı Muhsinî adlı eserinde buyuruyor ki:
Hikmet sahipleri demişlerdir ki, güzel ahlakın alametleri ondur:
1- İyi insanlara muhalefet etmemek. 2- Fedakârlığı hep başkalarından beklemeyip kendi nefsinden fedakârlıkta bulunmak. 3- Hiç kimsenin ayıbını araştırmamak. 4- Bir kimsede uygun olmayan bir hâli gördüğü zaman onu iyiliğe tevil etmek, sû-i zanda bulunmamak. 5- Kabahati olan kimse özür dilediğinde özrünü kabul etmek. 6- Yapabildiği kadar muhtaçların ihtiyaçlarını gidermek. 7- İnsanlardan gelen eziyet ve sıkıntılara sabır ve tahammül etmek. 8- Kendi ayıplarını görmek, kendi ayıplarını araştırıp, onları düzeltmekle meşgul olmak, başkalarının ayıplarıyla uğraşmamak. 9- Herkese tatlı dil güler yüz göstermek. 10- İnsanlarla yumuşak konuşmak ve onlara karşı iyi muamelede bulunmak...
İyilik edene mal ile, hizmet ile karşılığı yapılır. Bunu yapamayan, hamd ve senâ, teşekkür ve dua eder. Çünkü iyiliğe karşı iyilik yapmak insanlık vazifesidir. Böyle olunca, her iyiliği yapan, en büyük iyilik olarak, yok iken var eden, en güzel şekli veren, lüzumlu uzuvları, kuvvetleri ihsan eden, her birini bir ahenk ile işleterek sıhhat veren, akıl ve zekâ bahşeden, çoluk çocuk, ev, ihtiyaç eşyası, gıda, içecek, elbiselerimizi yaratan yüce bir sahibe, bu nimetleri sebepsiz, karşılıksız ihsan eden ve her an yok olmaktan, düşmandan, hastalıktan muhafaza eden ve bize hiç ihtiyacı olmayan, sonsuz kuvvet, kudret sahibi olan, Allahü teâlâya şükretmemek, kulluk hakkını ödememek ne büyük kabahat olur? Hele, Ona ve nimetlerin Ondan geldiğine inanmamak veya bunları başkasından bilmek en büyük zulüm, en çirkin yüz karası olur. İyilik eden bir insanın hakkına böyle riayet ediliyor da, her nimetim, her iyiliğin hakiki sahibi olan, hepsini yaratan, gönderen, Allahü teâlâya şükretmek, O’nun beğendiği, istediği şeyleri yapmak, niçin lâzım olmasın? Elbette en çok O’na şükretmek, en çok O’na itaat etmek, ibadet etmek lazımdır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.