Sana taş atana sen ekmek at!

 

Müslüman, aranılan insandır, özenilen insandır, hasreti çekilen insandır...

 

 

Eskiler ne güzel söylemiş değil mi?

“Sana taş atana sen ekmek at”

Peki bu cümleyi neden kullanmış büyüklerimiz?

Ben bu cümleyi ilk defa babamdan duymuştum. O zamanlar delikanlıyız ya bize taş atana haddini bildirmek gerek diye düşünürdük.

İşte böyle bir dönemde, babam beni karşısına alıp o klasik nasihatlerine başlamıştı. Sağa sola bakar, çok dikkate almadan dinliyormuş gibi yapardım. Neden bilmiyorum ama duyduğum bu cümle dikkatimi çekmeye başlamıştı.

“Nasıl yani" der gibi bakmıştım. Bana taş atana ben neden ekmek atıyorum ki? Kafam karışmış çözememiştim. Sonra hafızama kazındı o cümle. Çok zaman sonra, yaşadıkça anlam kazanmıştı o gün söylediği o cümle. Demek ki böyle olması gerekiyormuş dedim kendi kendime.

Sen, sana karşı yapılanlara yumuşak ol, aynı şeyleri onlara yapma! Sen, taş gibi sert oldukça onlar kaya kesilir vesselam. Sen yumuşak ol ki, taş karşında kum gibi olsun. Sen aynı ile karşılık verme ki, onlar yapılan hatanın farkına varsın. Zihnim cümlenin idrakine erişmiş, vücut bulmaya başlamıştı.

Sonra oturup düşündüm. Sevgili Peygamberimiz de böyle yapıyordu. Biz ki onun ümmeti olarak, üslup ve tavırlarımızda böyle olmak zorundayız. Ancak, zulme uğrayan mazlumları es geçmemeli, zalime karşı böyle olmamalıyız. Sevgili Peygamberimizin kanlar içinde kalarak, müşrikler tarafından çeşitli eza ve cefaya uğratılarak, vazgeçirmeye çalıştıkları bu görev şimdi, biz onun ümmeti olarak devam ettirilmeli, insanlara iyiyi güzeli doğruyu anlatmak uğruna “sana taş atana sen ekmek at” diyen gençler olmalıyız...

 

 

 

Karanlık bir örgüt dostu bilinmez

Önümüz karanlık saha görünmez

Menzile varmadan geri dönülmez

Yolumuzu dara düşürme Ya Rab

 

   Her şeyden üstün kudretli sensin

   Gökteki melekler yardıma gelsin

   Ordumuz düşmanı kolayca yensin

   İşimizi zora düşürme Ya  Rab

 

Çakalcoğlu vur geri dönmesin

Kökünü kurutun bir tek kalmasın

Ordumuzdan şehit, gazi olmasın

Yüreğimizi har’a düşürme Ya Rab

 

 

 

BEŞER: Arapça insan anlamındadır. Bütün insanlık için de kullanılır. Örnek:

 

İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK: Derler ki keçiboynuzu çekirdeği tabiatta bitkiler içinde çekirdeği bozulmayan ağırlığı değişmeyen türlerden biridir. Osmanlılar keçiboynuzu çekirdeklerini ölçü birimi olarak kullanmıştır. Elmas ölçümündeki karat ifadesi bir kayısı çekirdeğine karşılık gelmektedir. “İki dirhem bir çekirdek” deyiminde geçen çekirdek işte adı geçen keçiboynuzu çekirdeğidir. Tam on altı adet keçiboynuzu çekirdeği bir “dirhem” olarak adlandırılmıştır...

Bunun yanında şık giyimli ve giyimi birbirine uygun insanlara bu söz hoş bir iltifat olarak söylenmiştir... Diğer açıdan altın paraların ağırlığı nasıl iki dirhem bir çekirdek ağırlığına denk geliyor ise şık giyimli insanlara da aynı anlamda altın gibi değerli yakıştırması yapılmıştır.