AİLE-ÖĞÜT

A -
A +
Yeryüzünde bütün ızdıraplar, aza kanaat etmemekten doğar...
 
 
Yarım yaşanmışlıklar ve çokluğu -1-
 
İnsan zihni ve bedeni arasındaki müdahale edilemeyen uçurum; düştükçe hızlanılan, hızlanıldıkça düşülen bir garip çıkmaz…
Her biri birbirinden "düşbaz" yarım kalmışlıklar, yüreğimizin ya da zihnimizin çıkmaz sokaklarına hapsettiğimiz, bir türlü çıkarıp atamadığımız, varlığının acısından haz aldığımız bir garip duygu yığını, ömrümüzü kısaltan bir yığın enkaz… Haydi bugün bunlardan bahsedelim, yarım kalmışlıklarımızın kısa ömrümüz üzerindeki etkisinden mesela... Mesela hiç gitmesini istemediğimiz birisinin çekip gitmesinden, sonra sol tarafımızda bir daha doldurulamayacak sonsuz boşluktan falan…
Umut dedik, boşluk dedik, ömrümüzü eksiltmek dedik ve daha sayamadığımız bir sürü şeyi üst üste koyarsak bir yarım kalmışlık etmez belki, ama bunların hepsi bir veya birden çok yarım kalmışlığın bıraktıklarıdır etimizde, ruhumuzda, zihnimizde; kazınamayacak kadar büyüktür hem de…
“Umut kötüdür, acıyı uzatır!” der üstat. Doğru değildir bu, daha doğrusu eksiktir. Acıyı uzatır, doğrudur ama yaşatan da odur nihayetinde, yoksa kornişi kopmuş bir perdenin ne geleceği olabilir ki bir işe yaramaya dair? Ya da mürekkebi biten bir kalem ne kadar öpebilir ki ak kâğıdın dudaklarından? Hasılıkelam, umut etmek güzel şeydir, ömrü uzatır ve ömür dediğin acı ummanına salınmış bir katre sandaldır.
Zihnimizin kıvrımları arasına hapsettiğimiz, hatırlamaktan duyduğumuz acının tarifi imkânsız zevkiyle hayata tutunduğumuz bu yarım kalmışlıklar, bu yaralanılmışlıklar, bu yemekten içmekten zevk alamaz hâle getiren, uykusuz bir uyumuşluk hissi oluşturan, hatırladıkça bedenimizin bazı bölgelerini uyuşturan, attığımız her adımı yüzlerce dakikalık duygu yoğunluğuyla yaşatan, keşke dedikten sonra binlerce hayali bir film şeridi gibi tekrar tekrar yaşatan yarım kalmışlıklarımız…
            Ayhan Şimşek
 
 
ŞİİR
 
           Bulursun beni!
 
Kalbime tek çare seni sanmışım
Bile bile aşkına aldanmışım.
Ben senin sevdana öyle yanmışım,
Her ateş közünde bulursun beni.
 
Gün olur kalbinde fazla duramam
Beni yok saymana hiç katlanamam.
Belki sen ararsın ben de olamam
Yaş akan gözünde bulursun beni.
 
O deli gönlüne düşersem bir an,
Ağlama gözlerin olmasın ziyan.
Geç aynanın karşısına o zaman
O masum yüzünde bulursun beni.
 
İsminin geçtiği şiirlerim çok.
Her satır kalbime sancılmış bir ok.
Mısralarda aramaya gerek yok
Onun her sözünde bulursun beni.
                     Elvin Mütaliboğlu
 
 
ESKİMEZ DEYİMLER
NALINCI KESERİ GİBİ KENDİNE YONTMAK:
Nalın, nal sözcüğünün tamlayanı olarak “nalın” diye yazılır ve genelde ağaçtan yapılan terlik veya pabuç için kullanılır. Nalın yontma işini yapan ustaya nalıncı denir. Ustalar nalını keserle kendisine doğru yontarak düzeltirler. Bu deyim de her işte kendi çıkarını düşünerek hareket edenler için kullanılmıştır. TDK’da da “yaptığı işlerde hep kendi çıkarını düşünmek” diye mana verilmiştir.
 
NE ŞİŞ YANSIN NE KEBAP:
Bir iş veya alınacak kararda, yapılacak anlaşmada her iki tarafın da hakkının gözetilmesi her iki tarafın da zarar görmeyeceği bir yol bulunması dilek ve temennisiyle kullanılan deyimdir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.