AİLE-ÖĞÜT

A -
A +
Herkes bana soruyor, "bu kadar kıymetli insanı nereden buluyorsun?" diye. İnanın ki ben değil, onlar beni buluyor. "Sen nasıl bir patronsun?" diyorlar. Ben patron değil "Enver Ağabeyim" diye cevap veriyorum...
 
 
Kelimelerin Ruhu -1-
 
Doğduk, yaşıyoruz ve öleceğiz. İşte hayat bu üç kelimeden ibaret ama bu kelimelerin içini doldurmak bizlere aittir. Kelimeler harflerin birbirini kovalaması ve kucaklaşmasıdır. Her bir kelime birbirine kavuşan âşıklardır aslında. Her birinin sesi, nefesi, ruhu ayrıdır.
Kimi imla işaretli harfler barındırır içinde, kimi kuyruklu, kimiyse yalındır. Anlamları, söylemleri, duruşları bile farklıdır. Kendine özgüdür kelimeler, birbirlerine benzeseler bile özgünlükleri asla kaybolmaz.
Kelimeler insanlara benzer, ilk önce var olurlar sonra yetişir ve olgunlaşırlar, zamanla içleri dolar ve ruh yüklenirler. Kelimenin ruhu mu olur demeyin, her şeyin ruhu vardır siz onu ruhsuzlaştırmadığınız sürece.
Ah biz insanlar ne isteriz, neden bir insanı bir heykele dönüştürmek hoşumuza gider, aslında ebedi olan ruh değil midir? Ruhtur ama bizler beden katili değil ruh katiliyiz. Bizim sorunumuz bu. Ötenin ötesini görememek ya da görmek istememek... İşte kelimelerin ruhunu da böyle katlettik. Demiştik ya kelime insandır diye, bu zamanda kelime sadece heykel çünkü ruh katili bizler kelimelerin ruhunu da öldürdük. İçi boş, anlamsız sadece araç olarak kullanılsın diye hoyratça harcadık onları. Ki onlar bizim en yakın dostumuzdu. Manaları derindi çoğunun, bir kez söylendiğin de havaya karışıp tüm gönüllere girerdi, hoş sedalar gibi. İlk önce anlamlarını aldı insanoğlu; anlaşılmasın, derinliği bilinmesin, boş kalsın diye. Sonra duruşunu bozdu, güzel bir çiçeğin yapraklarını koparır gibi ve en son nefesini kesti artık susması için…
           Melek Bektaş
 
ŞİİR
 
              AĞABEYİME VEDA
 
Hazırlıksız yakalandık ayrılığa, ne çare
Ciğerimiz fena yandı, yara aldık ağabey!
Gözler yaşlı, kalpler kırık, gönüller hep biçare
Sen gidince, boynu bükük kalakaldık ağabey!
 
Hatıralar canlandıkça yüreğimiz yanıyor
Biz sadece seninleyken gülebildik ağabey!
Ahirete neşe geldi, dünya üzgün dönüyor;
Önce gidenler yaşadı, bizler öldük ağabey!
 
Söylenesi çok şey varken, bazen dilde söz biter
Gerçek şu ki, birdenbire çok eksildik ağabey!
Tesellimiz; hayat kısa, bu ayrılık tez biter
Yarın deriz “işte geldik, işte geldik” ağabey!
 
Doğru iman nişanını kalbimize sen taktın
Hak yolunu, saadeti senle bulduk ağabey!
Yüreğinden bir parçayı bize “vekil” bıraktın
Biz de ona tereddütsüz teslim olduk ağabey!
 
              Hanefi Söztutan-22 Şubat 2013
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.