AİLE-ÖĞÜT

A -
A +
Ninem derdi ki: “Oğlum, sen sen ol da hayatta kırık leblebiye tef çalma!”
 
 
Ölüyoruz...
 
Ölüyoruz… Acı çekerek yavaş yavaş ölüyoruz. İnsanlığımızı kaybediyoruz, merhametimizi yitiriyoruz âdeta… Peki, kimse neden ‘dur!’ demiyor bu yanlış gidişata?
Neden desinler ki. Herkes ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ modunda iken kim niye bir diğerine el uzatsın ki… Düşene el uzatmadıkça elsiz kalır ve bir gün biz de düştüğümüzde yerde kalırız. Oysa bundan haberimiz bile yok. Ne kadar da yalnız ne kadar kimsesiziz.
Her neyse bunlar sizin bildiğiniz şeyler zaten. Kendi kendinize hıçkıra hıçkıra ağladığınız gecelerden ne kadar yalnız olduğunuzu biliyorsunuz zaten…
Ben de ölüyorum tıpkı sizin gibi. Yavaş yavaş ölüyorum. Güvendiğim dağlara karlar yağıyor. Sonra ben o dağın dibine bağlıyorum dinamiti, patlayıp paramparça oluşunu izliyorum. Bir zaman sonra dağ falan da kalmıyor içimde. Teker teker yitiriyorum dağlarımı. Her biri kalbimin içinde sahipsiz bir mezarlık olarak kalıyor…
Canım çok acıyor. Aldığım her nefesin beni kaçınılmaz sona götürdüğünü bilmek canımı çok acıtıyor. Ruhumu kaybettim, ben bambaşka birisiyim artık. Bu yüzdendir ki tanıştığım her yeni insana başka biri olarak merhaba diyorum. Bazen bana yaşattıkları şeyler o kadar ağır geliyor ki boğuluyor gibi oluyorum; nefes alamıyorum. ‘Tamam’ diyorum, “bu sefer öleceğim” ama olmuyor; ölmüyorum, ölemiyorum. Acı çekmeye devam ediyorum. Bazen bazı insanlar neyim olduğunu soruyorlar önemli bir şey olmadığını, geçeceğini söylüyorum. Üstelemiyorlar onlar da susuyorlar. Geçer dediklerim geçiyor mu peki? Bazen işte…
Kurtarılmak için çırpınıyorum. Düştüğüm bu umutsuzluk bataklığından kurtulmak için, kendi benliğimi bulabilmek için çırpınıyorum. Fakat insanlar beni umursamadan hayatlarına öylece devam ediyorlar. Çünkü insanlar kör, insanlar sağır, insanlar acımasız ve bencil. Oysa ben ölmek istemiyorum. Bunun için artık kimseden sevgi ve ilgi beklemiyorum. Çünkü önce kendimi sevmem gerektiğini biliyorum. Birinci adım kendimi sevmek. Geriye kalan herkes ise ikinci… Ben başardım sizin de başarmanız için dua ediyorum. Bol şanslar…
             Semiha Yiğit
 
ŞİİR…
 
         Nasıl anlatayım?
 
Nasıl anlatayım hâlimi size
Un eleyip elek asmış gibiyim
Yaz ayından geçtim razıydım güze
Baharda kar boran basmış gibiyim
 
Öğüttü beni şu feleğin çarkı
Olmadı ömrümün azaptan farkı
El âlem söylerken neşeli şarkı
Ben ölü evinde susmuş gibiyim
 
İnsanoğlu bitki misali var da
Hepsi kök salıyor faklı bir yerde
Bense çiçek açtım kızgın çöllerde
Üstüme sam yeli esmiş gibiyim.
 
Nice güzellere gönlümü yaktım
Kimine karaydım kimine aktım
Her sonda gözyaşı olup da aktım
Artık kaderime küsmüş gibiyim.
 
Duygularım hastı değildi suret
Hepsine içtendi kalbimde niyet
Yüreğime bir bir ödetti diyet
Hayat pınarımı kısmış gibiyim.
 
Ağzım hasret kalmış bir sağlam dişe
Başımda saç yok ki ona ak düşe
Yaşım kırk beş ama bakın şu işe
Sanki seksenine basmış gibiyim.
 
İşte böyle dostlar gönlümün hâli
Yine de sevdaya doymuyor deli,
Yıktı her şeyimi sevdanın seli,
Hayatla bağımı kesmiş gibiyim
 
         Osman Ercan-Elazığ
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.