AİLE- ÖĞÜT

A -
A +
“Kulluğun en güzeli; kulun Allahü teâlâ’nın verdiği nimetler karşısında, şükürden âciz olduğunu bilmesidir”       Ey Ülkücü Genç! -2-   Senin bu kutlu davan, Atam Oğuz Kağan’dan, ilk Müslüman Türk hakanı olan Abdülkerim Satuk Buğra Handan, Türk tarihinde önemli yer tutan 840 yılında kurulmuş ilk Türk İslam devleti Karahanlılardan, 968 yılında Türk boyları tarafından kurulmuş Gaznelillerden, 1037 yılında bağımsızlığını ilan etmiş, Bağdat’tan Mezopotamya, Anadolu ve İç Asya boylarına kadar sınırlarını genişleterek dönemin en büyük Türk Devleti hâline gelmiş Selçuklulardan, Osman Gazi'den günümüze kadar Türk Milletinin tarihi çizgisinin adıdır. Kimse kalkıp da "Ülkücülük" adına kendi kafasına göre Türk Milletinin davasını tarif etmesin. Kültür ve medeniyetine hurafe diyerek, mealcilik adına yok sayarak bir insan nasıl "Ülkücüyüm!" diyebilir? Herhangi bir Müslüman Türk Hakanının davası neyse, ne için yaşamışsa, davam odur. Türk Dünyası Hakandan ve Töreden, Ehl-i Sünnet yolundan uzaklaşmanın kaosunu, perişanlığını yaşıyor. Ey Ülkücü Genç! Türk Milleti, büyükleri ile büyük millettir. Senin tarihinden büyüklerin, hurafe diye çıkartıldığında sen bir cücesin, hiçsin. Ey Ülkücü Genç; Büyüklerini tanıyıp onların ruhu ile buluştuğun an medeniyetini kurabilirsin. Batının sosyolojisi ve pozitif mantığı ile düşünen sahte Türkçülerden uzak dur! Ey Ülkücü Genç; Ülkücü Gençlik 12 Eylül öncesi "Kanımız aksa da zafer İslam’ın!" dediği için Mamaklarda işkence gördü...                Mehmet Akıllıoğlu     ŞİİR                     ŞİKÂYETNAME   Yaradan'a kul oldum, Habibine dayandım; Lâyık ümmet olmadan, renkten renge boyandım. Tanda, seherde yattım; akşamüstü uyandım, Horoz -yanlış zamanda- öttü, ya Resûlallah!   Ahireti unuttum; dünya için, çalıştım, Günahtan çekinirdim -çok geçmeden- alıştım! Son cemaat yerinde, iskemleyle buluştum; Alnım “boşluğa” secde etti, ya Resûlallah!   Helâl lokma ararım, ekmeğimde-aşımda Ne tarafa yönelsem “şeytan durur” başımda! “İhlâs, Kevser” hıfzettim, henüz seksen yaşımda İbadetin zamanı çattı, ya Resûlallah!   “Devlet malı deniz”miş… Hemen saldım hortumu, Hâtırşinâs birine hazırlattım kartımı. Güç “kimin elindeyse” ona verdim sırtımı; Nefsim; “yetim hakkını” yuttu; ya Resûlallah!   Şeytan, kanına girmiş; pis kokuyor nefesi, Adaleti tartmıyor, terazinin kefesi! Çevreye zarar verdi, açık kalmış kafesi; Havuzun kenarında yattı; ya Resûlallah!…   Yetki aldım; nefsime, kibrime esir etti, Kafamı karıştırdı; kalbime tesir etti. Aceminin elinden… Nazımı, nesir etti; Eğitim -bir, ikilik- kattı; ya Resûlallah!   Çevresiyle kirlendi; okyanuslar, havuzlar Güce sahip olanlar “hem hırsız, hem yavuzlar!” Pusulayı kaybetmiş; kaptanlar, kılavuzlar… Gemi, girdaba girdi, battı; ya Resûlallah!… 

                                        Ahmet Feyzoğlu

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.