AİLE-ÖĞÜT

A -
A +
İyi insan mutluluk, kötü insan tecrübe, yanlış insan ders, mükemmel insan iz bırakır...
 
 
 
Kıymetini bilmediğimiz iki şey -2-
 
Zamanın ne olduğu ve onun nasıl değerlendirilip, kullanılması gerektiği okuldan ziyade aile ve hayat okulunda öğrenilir. İnsan zamanı kullanmayı öğrenmesini başkalarından değil kendisinin eğitiminden ve tecrübelerinden öğrenmeli ve ona göre değerlendirmelidir.
Neden acaba para harcarken daha hesaplı ve tasarruflu bir politika izliyoruz da zamanı harcarken aynısını uygulamıyoruz. Üstelik parayı her zaman yeniden kazanmak mümkünken zamanı yeniden kazanmak mümkün mü? Para her zaman kazanılır ama zaman öyle değildir, gider zamanı geri getiremeyiz. Çünkü onun yerine geçecek hiçbir şey yoktur. Onu israf etmek hayatımızı israf etmekle eş değerdir.
Günümüz insanı, her şey otomatik olup makineleştiğinden ve teknolojinin gelişmesinden dolayı rahatına daha da düşkün olup, hareketsiz bir hayatın kuşatmasında, bir elinde telefon bir elinde TV kumandası zamanını boşa harcamaktadır. Okuma yok, yazma yok, spor yok, hiçbir aktivite yok. Ondan sonra gelsin hareketsizlik bunalımları, kendini dinleme ve stres yüklü çekilmez zamanlar ve kronik hastalıklar. Eve alınan birkaç kitap, dergi ve gazete okunmadan sadece resimlerine bakıldıktan sonra bir tarafa fırlatılmaktadır. Bazı yerlerde kahve köşesi ve oyun salonlarında gördüğümüz eş dost ve arkadaşlara ne yaptıklarını sorduğumuzda verdikleri cevap çok acı olmaktadır. 'Vakit öldürüyoruz!..’ Ne kadar yazık değil mi? Oysaki vakit öldürülmez, değerlendirilir. Okumak, yazmak, spor yapmak, ibadet etmek güzel bir eser bırakmak için çalışmak, uğraşmak ve didinmek ve gayret göstermektir.
Geleceğin bahtiyar nesilleri zamanı değerlendirmesini bilecek, düşünürken çalışmayı, çalışırken okumayı, okurken de idealleri uğrunda hizmet vermeyi ihmal etmeyecek, daima canlı, daima gayretli olup zamanın kıymetini bilen onu en iyi şekilde değerlendiren  ‘şuurlu bir gençlik’ olacaklardır.
            Aslan Torun-Balıkesir
 
 
ŞİİR
 
            KOMANDO MEHMET
 
Sesim, dağı çınlatır, ovaları doldurur;
Hedefim Kızılelma, önümde çok yol durur.
Turanda güller açar, dikenleri soldurur…
   (Yaşa Türk komandosu, Mehmetçiğim çok yaşa;
   Vâdileri mühürle, imza at dağa-taşa!)
 
Kimse aldırmasa da, ben susmam; aldırırım
Rabbime imân ettim, düşeni kaldırırım!
Besmeleyle, tekbirle hasmıma saldırırım.
   (Yaşa Türk komandosu, Mehmetçiğim çok yaşa;
   Aldırmazsın soğuğa, çamura, kara-kışa…)
 
Kâfir, yere attıkça, ben kaldırdım Kur’ânı…
Tarih -henüz- yazmadı, önümüzde duranı!
Yolum Kızılelmaya, unutmadın Turanı…
   (Yaşa Türk komandosu, Mehmetçiğim çok yaşa;
   Adaletin yetişti; böceğe, kurda, kuşa…)
 
Keferenin kalbinde, Müslüman’a hınç olur…
Ben, Türk komandosuyum; Türk yüreği tunç olur!
Kin tutmam; intikamım -elbette- korkunç olur…
   (Yaşa Türk komandosu, Mehmetçiğim çok yaşa;
   Fırsat verme hâine, su katar, pişmiş aşa…)
 
Âlem düşman olsa da “eğilmem” dik dururum!
Hâinleri, alnının ortasından vururum…
Onurumun önüne geçebilmez gururum.
   (Yaşa Türk komandosu, Mehmetçiğim çok yaşa;
   Sefer senden, zafere sahip çıkmadın, hâşâ…)
 
Vatan, millet uğrunda can verir, kan dökerim,
Bayrağım yer beğenir, ben “oraya dikerim!”
Dünya için eğilmem; Hakk’a boyun bükerim.
   (Yaşa Türk komandosu, Mehmetçiğim çok yaşa;
   Tarihi “şân-şerefle” doldurdun baştan başa…)
                                               Ahmet Feyzioğlu
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.