Menfaat karşılığı yapılan iyilik, iyilik değildir. İyilik, sebep ve sonuç zincirinin dışında olandır...
Kendini kimseden üstün görme!
Sana düşen, bir hata görüldüğünde, bir ayıp işe rast geldiğinde o hatayı yüze vurmak olmasın. Karşıdakini küçük düşürmek olmasın. Hele onu aşağılamak hiç olmasın.
Sen sen ol sana karşı bile olsa yapılan hataları örtmeye çalış. O hatanın yayılmasını engellemeye çalış. Toplumu ve insanları ayıp ve hatalardan korumaya çalışmak işlenen ayıpları örtmek ahlaklı bir davranıştır.
İslâmiyet’in övdüğü bir davranıştır. Gerçek anlamda Müslümanlığı bilen ve yaşayan insanlar başkalarının ayıp ve kusurlarını örtmeye çalışır, gizler.
İslamiyet zaten bütün insanları “barışa” çağırır. Dünya ve ahiret hayatı için güzel ve iyi olanı istemeyi öğretir. İyi ve güzelin düşmanı olan şeytana uymaktan meneder.
Barış ve huzuru bozan fitne unsurlarına karşı dikkatli olmayı ister.
Bir kimse terörist hareket içerisinde bulunuyor ve bunu “İslam adına yapıyorum” diyorsa o kimse Müslüman görünen bir İslam düşmanıdır. Çünkü Müslümandan terörist olmaz, terör İslamiyet ile beraber olmaz.
Türkler, insanlara duydukları saygının gereği yabancılara kendi insanından farklı bir muamele yapmamışlardır, kendi halkına uyguladıkları adaleti başkalarında da aynen uygulamışlardır. Böylece yabancılar Türk idaresinde yaşamak istemişler, Türk himayesine sığınanlar memnun kalmışlar, hatta esaret bile kendilerine ağır gelmemiştir.
Türkler Müslüman olduktan sonra da insanları herkesin uymak zorunda olduğu İslam prensipleri ve Türk töresi ile idare etmişlerdir. Bu idarenin himayesi sebebiyle de Türklerin hâkim olduğu hiçbir devlette tarihin hiçbir devrinde imtiyazlı ayrıcalıkla bir sınıf asla olmamıştır. Herkesin eşitliği prensibi ile hangi cinsten, hangi dinden, hangi ırktan olursa olsun insanların güvenliği ve eşitliği sağlanmıştır.
Bugünün insanı hak, adalet ve eşitlik adına neleri istiyorsa aslında hepsini İslamiyet insanlara vermiştir. Müslümanlık zaten insanlar arasında eşitliği ve dostluğu emreder.
Bu eşitlik ve dostluk emri kuru laftan ibaret değildir. İslamiyet’e göre insanlar bir tarağın dişleri gibi eşitlerdir. İnsan olarak kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur olamaz. Üstünlük ancak gönlünde Allaha imanda ve yaşadığı dini hayata verdiği önemdedir...
Ümran Çuha-Ankara
ŞİİR
Aydın Ağabey
Hicret vaki oldu, can İstanbul'a
Tanıdım sizleri Aydın Ağabey
Güler yüz, tatlı dil sendeydi bütün
Kabrin pür-nur olsun Aydın Ağabey
Ruhun şadlar bulsun Aydın Ağabey
Neslin temiz, ceddin Resûlullah’tan
Özlüyorum inan sizi Billah’tan
Medetlerin tümü Yüce Allah’tan
Kabrin pür-nur olsun Aydın Ağabey
Ruhun şadlar bulsun Aydın Ağabey
Manen evlâdındık, vardı bizlerin
Konuşurken, mest ederdi sözlerin
Tatlı söylerdi, bal süzerdi özlerin
Kabrin pür-nur olsun Aydın Ağabey
Ruhun şadlar bulsun Aydın Ağabey
Temmuz on ikisi; Cuma gecesi
Yanında dostların candan nicesi
Kesildi gül sesin, gülden hecesi,
Kabrin pür-nur olsun Aydın Ağabey
Ruhun şadlar bulsun Aydın Ağabey
Sen Hakk’a yürürken karşılar ceddin,
Sen de herkes gibi ah! Emanettin,
Dualarım sana, nereye gittin,
Kabrin pür-nur olsun Aydın Ağabey
Ruhun şadlar bulsun Aydın Ağabey
Elbistanlı İnal bağlıyor sözü
Çok şükür sünnettir, kalbinde özü
Andıkça yaşlanır, bu dostun gözü
Kabrin pür-nur olsun Aydın Ağabey
Ruhun şadlar bulsun Aydın Ağabey
İbrahim İnal- Manevi evladı
UNUTULMAZ KELİMELER
ZEYREK: İstanbul’da bir yokuşun adı olarak bilinen Zeyrek kelimesi Farsçadan dilimize geçen ve uyanık, akıllı, güçlü hafızalı, anlayışlı ve zeki anlamına gelen bir kelimedir. Halk arasında da işinin ehli, eli uz ve usta gibi anlamlarda kullanılır. Zeyrek kelimesinin keten tohumu için de kullanıldığı bilinir.