Bilginin değeri

A -
A +
İnsan, gözlerini açtığı günden beri bilmek isteğiyle yanıp tutuşmaktadır. Bilgiye değerini veren de bu tükenmeyen istektir. Bir ağaca bakarız ‘bu ne ağacıdır’ diye geçer aklımızdan. Bir dağ görürüz ‘acaba ne kadar yüksek’ diye sorar beynimiz. Deniz kenarına ineriz ‘acaba ne kadar derin, soğuk mu sıcak mı’ diye düşünürüz. Üstelik tüm bunlar çoğu zaman biz istemeden kendiliğinden gerçekleşmektedir. Akıl doymak bilmeyen bir bilgi açlığı çekmektedir. Bu açlık olmasaydı herhâlde insanlık hâlâ "taş devri"nde yaşardı. Bu açlığı ortaya çıkaran ise insanın yaşama azmidir aslında. Hayatta kalmak için yağmurun, rüzgârın, suyun, ağacın fısıltısına kulak verdi atalarımız.
Bugün, çok değil bundan yüz yıl önceki insanların hayal edemeyecekleri kadar çok şey biliyoruz. Fakat yarınki insanlara göre cehaletimiz belki içler acısı olacak. İnsanlar doğup öldükçe nesilden nesile katlanarak büyüyen bilgi öyle önemli bir noktaya geldi ki, insanlığın bir sabah uyandığında bütün bildiklerini unuttuğunu farz edersek, bunun etkisi herhâlde altmış beş yıl önce dinozorlar devrini sona erdiren göktaşından farklı olmazdı. Bugün artık yaşayabilmek için yiyeceğe, suya ve oksijene olduğu kadar bilgiye de muhtaç bir durumdayız...
Bu kadar değerli ve hayati bir öneme sahip olan bilgiye gerekli değeri vermek zorundayız. Bilgi, yanlış yapa yapa varılan doğrunun tartışmasız gerçekliğidir. Üstelik gelişen teknoloji sayesinde bilgiye ulaşmak artık eskisinden çok daha kolaydır. Bir zamanlar bırakın kitabı, gazete bulmak bile sıkıntı iken şimdi internet sayesinde dünyanın öbür ucundaki olayları bile anında öğrenme şansına sahibiz. Tabii bu kolaylığın bir de “bilgi kirliliği” gibi yan etkisi var.
Bilmek, açlığı susuzluğu gidermek gibi büyük bir nimettir. Ancak doğru olmayan bilgi insanı bazen felakete de sürükler. Aklımızı doğru bilgiyle sağlıklı bir şekilde doyuralım. Bu açlığı çekenlere bu doyumu hissedenlere, ne mutlu akıl sağlığı olup da bilgi nimeti için şükredenlere...
            Volkan Topalak-Bursa
 
 
 
ŞİİR
 
            ALLAHIM
 
Sevgili habibin kutsal şehrine
Varmadan Allah’ım canımı alma
Şefaat selinin sonsuz bahrine
Girmeden Allah’ım canımı alma.
 
Ulaştır kıblenin estiği yere
İbrahim'in kurban kestiği yere
Yüzümü habibin bastığı yere
Sürmeden Allah’ım canımı alma.
 
Aşkının rüzgârı sineme esti
Zemzeminden içip doldursam testi
Mina tepesine şu bizim postu
Sermeden Allah’ım canımı alma.
 
Yok eyle içimden nefreti kini
Sevgi kervanına eriştir beni
Cümle günahlardan arınmış günü
Görmeden Allah’ım canımı alma.
 
Uzaklaştır bizi şeytan ağından
Nasibimiz olsun bilgi çağından
Gönül huzuruyla hakkın bağından
Dermeden Allah’ım canımı alma.
 
Ummani der: ‘Kara etme yüzümü’
Rahmetine ihsan eyle özümü
Kutsal topraklarda aciz dizimi
Yormadan Allah’ım canımı alma.
 
                         Âşık Ummani
 
 
 
 
SAĞLIK OLSUN
 
ISIRGAN: Şifalı bitkiler arasında önemli bir yeri olan ısırgan otu, gerçekten dikkate değer. Çünkü kan dolaşımını artırma, bağışıklık sistemini güçlendirme, diyabete karşı koruma ve kanı temizleme ve vücuttaki ödemi çözme gibi pek çok özelliği bulunuyor. Yine bol miktarda A ve C vitaminleri içeriyor. Aynı zamanda midenin, bağırsakların, karaciğerin, pankreasın ve safra kesesinin salgılarını uyaran “sekterin” adlı bir madde içeriyor. Isırgan otundaki demir, alyuvarları sürekli yenileyerek yeni dokulara bol oksijen gitmesini de sağlıyor.
E, hâliyle mutfaklarımızın vazgeçilmezi konumuna gelen ısırganı sofra kültürümüzde de değerlendirmişler. Örnek olarak yaprak ve saplarından çorba, salata, yemek, börek ve köfte yapanlar olmuş. Isırgan otlu bulgur pilavı veya pirinç pilavı da yapılmış ve çok da lezzetli pilavlar ortaya çıkartılmış. Aktarlarda ve marketlerin hazır bitki çayları reyonunda “ısırgan otu çayı"nı bulmak en kolay olanı… Şifa olsun…
 
ATASÖZÜ
Kel ölür, sırma saçlı olur; kör ölür, badem gözlü olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.