ABD ile kesinlikle savaşmalıyız... Ama nasıl?

A -
A +
Antonio Garcia Martinez… Gözümüzü ayıramadığımız Facebook’un üretim müdürüydü... Kuzey Kaliforniya’daki Silikon Vadisi’nin dâhi çocuklarındandı… Yıllarca teknolojinin kalbinde çalıştı… Geçen sene ani bir kararla Silikon Vadisi’ni terk etti... Seattle açıklarındaki Orcas Adası’nda aldığı küçük bir arazide inzivaya çekildi… Arsasını, kendi kendisine yetebilecek şekilde tasarladı… Barınaklar, temiz su, tarımsal ürünler, hatta mühimmat stokladı... Ve dünyanın sonunu beklemeye başladı.             ***‘Medeniyetin çöküşü’ riskine karşı kendince önlem alan eski Facebook yöneticisi ile BBC röportaj yaptı. Soru şuydu; “Hayırdır birader! Kafayı mı yedin, yoksa bizim farkında olmadığımız bir şey mi biliyorsun? Söyle de, biz de başımızın çaresine bakalım…” Muhabir elbette böyle değil, daha usturuplu söyledi bunu ama, soru bu minvaldeydi. Dedi ki; “Dünyanın çok kısa bir süre içerisinde neye benzeyeceğini gördüm ve bu bana yetti.” Sonra devam etti;
  • Gelecek 30 yıl içerisinde dünya nüfusunun yarısı işsiz olacak. İşler çirkinleşebilir. Medeniyet tamamen çökebilir. O yüzden ben buradayım.
            *** Martinez, işler kötü giderse yüzerek bile Kanada’ya kaçabileceği bir ada seçmiş. Silikon Vadisi’nde geliştirilen yapay zekâ ve robot teknolojilerinin sanılandan çok daha kısa bir sürede küresel ekonomik dengeleri altüst edeceğini düşünüyor. Genç adam kafayı yemiş gibi falan görünmüyor. Dünyayı şöyle uyarıyor;
  • Ben gelecekten geliyorum. Daha yeni San Francisco adlı zaman makinesinden çıktım. Dünyanın gelecek 5-10 yıl içinde neye benzeyeceğini gördüm. Şu an size inanılmaz gibi gelen şeyler çok yakında gerçek olacak. Siyaset ve teknoloji arasında ciddi bir yarış söz konusu. Teknoloji şu an açık ara önde gidiyor. Çok sayıda insan gelecekte işini kaybedecek. Bu durumun önüne geçecek sosyal politikalara dair hiçbir çalışma yok.
            *** Martinez, Silikon Vadisi’nden inzivaya çekilen tek yönetici değil. Gelecekten korkan pek çok teknoloji uzmanı, medeniyetten uzak bir hayatı seçti. Fakat teknolojiyi elinde tutanlar durmuyor. İşin nereye vardığını, bu yıl Davos’tan, Cumhurbaşkanımızın eski danışmanlarından iş adamı Cüneyd Zapsu paylaştı. Belki izlemişsinizdir, bir kısmı sosyal medyada dolaşıyor.             *** Zapsu’nun anlattıkları daha vahim. Malum, Davos’ta her yıl düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda ‘gelecek’ konuşuluyor. Çarpıcı örnekler verdi Zapsu…
  • Kök hücre, 90’ların başında Davos’ta gündemdi. Dünya 15 sene sonra konuşmaya başladı.
  • Windows’un kurucusu Bill Gates, 1990’ların başında, daha normal cep telefonları yokken, bugünkü akıllı telefonlardan bahsediyordu. Yani henüz bizim takoz Nokia’lar bile çıkmamışken…
Zapsu, bu sene Davos’ta konuşulanları ise ‘ürkütücü’ olarak ifade etti. Homo Sapiens’in yazarı İsrailli Profesör Yuval Harari’nin anlattıklarını aktardı. Söylediklerini özet geçeyim;
  • Çok değil, 15-20 sene sonra insanlar bambaşka bir cins hâline gelecek. Yani şu an yaşayanlar son normal insan nesli… Bizden sonraki insanlar bağımsız olarak yaşayamayacak. Ülkeleri değil, ‘insanlığı’ küçük bir elit grup idare edecek. Bağımsız düşüncelerini kaybetmiş bir insanlıktan bahsediyoruz. Yeni çağ başlıyor. Datanın, verinin sahibi çok küçük bir grup dünyayı yönetecek, geri kalan ise idare edilen olacak.
  • Bizler hâlâ cep telefonumuzun ‘hack’lenmesinden, kişisel verilerimizin başkalarının eline geçmesinden korkuyoruz. Artık bu geride kaldı. Artık beyinlerimiz ‘hack’lenmeye başlandı. Beyin dalgaları, biyometrik sensörlerle elektrik akımına çevrilerek analiz ediliyor. Sizin ne düşüneceğinizi, birini gördüğünüzde ne tepki vereceğinizi, ne düşündüğünüzü anlamaya başladılar. Daha korkunç olan, bundan kurtulma şansınız yok. Siz teknoloji kullanmasanız bile etrafınızdaki insanlar kullanacak ve oradan da takip edilebileceksiniz. Veriler ışık hızıyla gidiyor.
  • İnsanlar bundan sonra da yaşayacak ama, tabii hayat olmayacak. Ne yapacağımıza, ne yiyip ne içeceğimize bile bu teknolojinin sahipleri yönlendirecek.
  • Şu an yaşayan insanlar, son bağımsız insan topluluğu olacak. Bundan sonra bizim çocuklarımız bağımsız olmayacak. Onları, bu yeni insan çağına yetiştirmemiz, dinî telkinler vermemiz lazım.
            *** Ve İsrailli Profesör Harari’den bir başka önemli bilgi…
  • Şu anda İsrail hükûmeti Batı Şeria’da her canlıyı (sadece insan değil) dünya tarihinde görülmedik şekilde 24 saat kontrol altında tutuyor. İsrail dışında bu işin önemini anlayıp kontrolüne çalışan bir tek Çin var. Batı hâlâ kafasını insan haklarına yoruyor ama şirketlerin ne yaptığına kimse bakmıyor.
            *** Harari’yi doğrularcasına, İsrail Adalet Bakanı Ayelet Shaked geçenlerde İsrail Meclisi’nde tüyler ürperten bir konuşma yaptı… Yahudi kanunlarının, Meclis kanunlarından üstün olduğunu, bazen eşitlik ilkesinin görmezden gelinmesi gerektiğini söyledi ve “İnsan hakları ihlalleri pahasına da olsa, İsrail Yahudi çoğunluğunu korumalıdır” dedi. Bir Adalet Bakanına bakın ki; açıkça kural, hukuk tanımadıklarını söyledi. “Amerika nasıl oluyor da bir terör örgütünü bu kadar açıktan destekliyor?” diye düşünen varsa hâlâ, bu bir şeyler anlatmıştır herhâlde…             *** Bu kafa, dünyada teknolojiyi yönetiyor beyler! ABD ve İsrail’le gerçekten savaşacaksak eğer… “Kahrol Amerika, kahrol İsrail” sloganları atmakla… Survivor, maç yorumu izlemekle olmuyor bu işler.       **********   PKK’nın sahipleri karşımızda   Eskiden, içimizdeki maşalar (başta CHP) “Siz de her şeyde dış bağlantı arıyorsunuz” derdi… Özellikle Gezi’de… Erdoğan’ın dirayeti, hepsini ortaya serdi. ABD ve Avrupa, FETÖ’den sonra PKK/PYD için de teyakkuza geçti… Pentagon’un bir numarası, farklı örgütlermiş gibi “PYD ile PKK’yı savaştıralım” komikliğine bile başvurdu. Koskoca AB, Türkiye’ye vize serbestisi için terörle mücadele yasasının yumuşatılması ve Afrin operasyonuna kısıtlamayı şart koştu. Maşalar ise bunca komediye hiç ses etmedi. Onların gündeminde ne vardı; Alman ajanı Deniz Yücel’in serbest kalması…             *** Ajan ise niye serbest bırakmışız, karşılığında ne almışız? Farz edelim ki, dediğiniz gibi… Devlet ne yaptığını da, ne alacağını da bilir… Bunu da uluorta yaymaz... Ama siz söyleyin bakalım; madem bu adam sadece gazeteciydi, Alman elçiliği ne diye özel uçak tutup, cezaevinden çıkar çıkmaz kaçırıverdi? Önce savunduğunuz şeyin cevabını verin ki, başkasına soru sorma hakkınız olsun.     **********   Kanayan yara; 28 Şubat   10 gün sonra 21. yıl dönümü olacak… Apaçık millete darbeydi… Mütedeyyin kesim silindir gibi ezildi… FETÖ hariç, muhafazakâr kesimin elinde ne var ne yok alındı, milyonlar sindirildi, zulmedildi. FETÖ’cü savcı ve hâkimlerin tiyatrosuyla başlayan 28 Şubat davası, (kışkırtan ve nemalanan) medya/siyaset ayağına dokunulmadan karar aşamasına geldi.             *** Oysa onlar, sadece darbenin altyapısını hazırlamakla kalmamış, FETÖ liderini manşetlerinde, televizyonlarında ağırlayarak, darbe sürecinde palazlanmasını sağlamışlardı. FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin medya ayağındaki isimler müebbet ceza alırken, FETÖ’nün şaha kalktığı 28 Şubat’ın başaktörlerine bugüne kadar kimse dokunmadı, dokunamadı… Niye?             *** Umarım bu dava böyle kapanmaz… Vicdanlar daha fazla kanatılmaz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.