Alem buysa Kraliçe Victoria

Alem buysa  Kraliçe Victoria

DÜNYA Haberleri

Tarihin en büyük uyuşturucu baronu Pablo Escobar sanılır, ancak o bile Victoria’nın yanında torbacı kalır...

İRFAN ÖZFATURA

Alexandrina Victoria, Kensington Sarayı’nda doğar (1819). Babası Hanover Hanedanından Kral III. George’un oğlu, Kent ve Strathearn Dükü Prens Edward; Annesi Saxe, Coburg ve Saalfeld Prensesi, Belçika Kralı I. Leopold’un kız kardeşi Victoria’dır. Yani “sıra dışı” bir Londralı diyebilirsiniz ona.
 Pablo ise sıradan bir vatandaştır. “Pablo Cemetario Jardins Montesacro Escobar” gibi albenili adlar taşımasına rağmen çulsuz bir çiftçinin oğludur, Rionegro’da doğar (1949). Annesi mahalle okullarında öğretmenlik yapar.
Alexandra henüz bir yaşına gelmemiştir ki, babası ölür. Amcasının çocukları gayrimeşru oldukları için tahta taca yaklaştırılmazlar. Küçük kız itina ile yetiştirilir, Kral dedesi ona gözü gibi bakar. Almanca, İngilizce ve Fransızca öğrenir, sonra Latince ve Yunanca… Mürebbiyesi Barones Luise Lehzen saray adabı öğretir ona. Mesela her gün bir saat oturmalıdır, bronz ayaklı, altın varaklı, maundan mamul piyanosunun başında.
 Pablo da çalar ama piyano değil, jant kapağı, mezar taşı, velespit, artık para edecek ne bulursa… Bu arada Universidad Autónoma Latinoamericana’ya girer, okumak için değil tabii ot pazarlamak maksadıyla. Zaten mezun olmak gibi bir derdi yoktur, memuriyet ona göre değildir, 50-100 peso için sürünemez taşra kasabalarında.
Amcası IV. William ölünce Victoria, kraliçe olur, tahta oturduğunda 18 yaşındadır daha (1837). Olsun iş ona düşecek değildir, bir sürü müsteşar, müşavir vardır yanında.
 El Pablo her geçen gün çıtayı yükseğe asar, artık kaçak Marlboro ve çakma piyango bileti satmak kesmez, düz kontakla otomobil çalmaya başlar. Bir silah edindikten sonra adam ve kadın kaçırır, fidye konuşur ankesörlü telefonlarla. Artık şöhret ve lakap sahibidir, yeraltında “El Doktor” denmektedir ona.

PAKET SERVİS
Vict henüz ergen bir kızken gönlünü kuzeni Prens Albert’e kaptırmıştır ama delikanlı statü gereği talip olamaz ona. Abla, kraliçe olunca bir Almanya gezisi ayarlar ve 1,52’lik boyuna bakmadan 1,90’lık oğlanı sardırır getirir yanında. Sosyete çalkalanmaktadır, Avrupa bu evliliği konuşacaktır senelerce. İlk beyaz gelinlik giyen kadın Kraliçe Viktorya’dır; moda, dünyayı saracaktır zamanla..
 El Pablo, 14 yaşında bir kızla (Maria Victoria) yuvasını kurar (1976) iki çocukları olur, Juan Pablo ve Manuela. Escobar, eşini işinden uzak tutar. Kendi oğlunu, kızını uyuşturucuya bulaştırmaz.
Kraliçe’nin Whig Partisi lideri Vikont -Melbourne ile arası pek iyidir, 1839 da Whig kabinesi düşer, vazifeyi teamül gereği Tory lideri Sir Robert Peel’e vermelidir ama adamdan hoşlanmaz. Baskı yapar, caydırıcı gücünü kullanır sonuna kadar.
 Pablo da gözünü karartır, ünlü uyuşturucu baronu Fabio Restrepo’yu katledince piyasaya ona kalır. Artık Don Pablo’dur o, El Mágico’dur, El Patrón’dur, El Senyör’dür, hatta El Padrino (Büyükbaba)...

ALDIM VERDİM...
Viktoria’ya da “büyükanne” denir zamanla. Dokuz çocuk doğurur ve 42 torunu ile ayrık otu gibi kök salar Avrupa’da.
Şöyle ki: İlk kızı Vicky’i Prusya Prensi Frederick’e verir, büyük oğlu VII Edward’a Danimarka Kralı’nın kızı Prenses Alexandra’yı alır ki, bu kız, Yunan Kralı George’un kardeşidir aynı zamanda. Oğlu Alfred Lousilfred Çar II. Alexander’ın kızı Düşes Maria Alexandrovna ile, onun kızı Victoria Feodorovna ise Çar II. Aleksander’ın torunu Dük Kiril Vladimiroviç ile evlenir. Kızı Alice’in kızı Hessen Dükü IV. Louis ile; Alice’in kızı Alexandra Feodorovna, Çar Aleksander’in oğlu Dük Sergey ile; küçük kızları Beatrice ise Prusyalı Henry (Battenberg Prensi) ile yuvasını kurar.
Torunları da Romanov hanedanından Çar II. Nikolay ile; Romanya Kralı I. Ferdinand ile; İsveç Veliahdı VI. Gustaf Adolf ile, Norveç Kralı VII. Haakon ile; İspanya Kralı XIII. Alphonso ile, Yunan kralı II. Georgios ile; Yugoslavya Kralı I. Aleksandar ile evlenirler. Fransa ve Osmanlı hariç sızmadık saray bırakmazlar.

PARA COCA’DA
1970’lere kadar uyuşturucu piyasası Hint keneviri ve marihuana üzerinde dönmektedir. Gelgelelim Pablo para edecek mallar peşindedir, kokain gibi mesela. Peru ve Bolivya’da koka ektirtir, nebati hamurları Kolombiya’ya getirtip işletir. Hususi tayyaresine yükletir ve bizzat Panama’ya uçar. Burada malı tarifeli sefer yapan uçakların tekerleklerine, koltuk altlarına saklar, Florida üzerinden bütün Amerika’ya dağıtırlar...
Victorya da uyuşturucu pazarlar, hem öyle böyle değil, kraliçeler büyük oynar. Hindistan’da uçsuz bucaksız tarım alanları, uzak doğuda ise kum gibi insan vardır. Afyonu Hintliye ürettirir, Çinliye satar, hazineye nehir gibi para akar.
 El Pablo, ayağına takılana acımaz; velev ki, polis ya da hâkim bile olsa. Tereddüt etmeden emaneti sıyırır. Bam Bam Bam! Hasta la Vista!
Queen Victoria da aşağı kalmaz, Çin hükûmeti afyon yasağı getirince elemanları üstüne salar. Amiral George Elliot komutasındaki Kraliyet donanması 1840 yazında Kanton Limanı’nı basar ve Ting-hai şehrini ele geçirir kolayca. İmparator Britanyalı korsanlarla baş edemez, Hong Gonk’u vermek mecburiyetinde kalır sonunda. Çin’de yüz milyonlarca sefil, afyon çekip sızar. Ne ipek, porselen ne kâğıt, matbaa… Ayakta duran adam ve sektör kalmaz, ülkenin üstüne ölü toprağı serpilir âdeta.

Alem buysa  Kraliçe Victoria

PARA BOL, HÜKÛMETLE ANLAŞIP CEZAEVİNE GİRDİ...
Victoria'nın aksine Pablo Escobar, Rionegro’da yokluk ve sefalet içinde doğdu... Kolombiya hükûmetiyle mukavele imzalayan El Pablo kendi kodesini (sarayını) yaptırıp cezaevine öyle girdi...

MASKELİ BALO
Escobar,spor kulüplerine sponsor olur, ses getiren transferlere imza atar, gurabaya ev yaptırır, fukaraya para dağıtır. Posterleri, afişleri derken Robin Hood gibi destanlaşır. Demir tavında gerek, tam da siyasete girme zamanıdır.

Kraliçe merhametten nasipsiz bir emperyalisttir, Hindistan’da binlerce dokumacının sağ kollarını kopartır. “Demek İngiliz kumaşına rakip olacaksınız ha? Hadi bakayım mekik sallayın bir daha!” Teyze, Çin’i tek başına deviremeyeceğini anlayınca Fransa, Almanya, ABD, Rusya, Hollanda ve Portekiz’i de yardıma çağırır. Ora sana, şura bana, babalarının malı gibi paylaşırlar masa başında. Evet bir çakal bir geyiğe diş geçiremez ama beşi onu iş birliği yaparsa…
 El Pablo’nun yıllık geliri 50 milyar dolara yaklaşmış, Forbes listelerinde zirveyi zorlamaya başlamıştır. Banknot destelerinde kullanmak üzere her hafta 2.500 dolarlık lastik aldırtır. Ancak kara paraları banka sistemine sokamaz. Ya küplere basıp gömdürür, ya harabelerde saklar. Bir kısmını fareler yer, bir kısmı küf tutar. O gün kır evinde üşümüşlerdir, kızı hastalanmasın diye 2 milyon doları şömineye atar.
 “Eğer başbakan olursam, söz Kolombiya’nın dış borcunu kapatacağım” der halka. Oturur hükûmetle pazarlık yapar. “Tamam beni içeri tıkın ama bırakın hapishanemi kendim yaptırayım, gardiyanlarımı seçip ayırayım.”

Alem buysa  Kraliçe Victoria

EVRİMCİ HAYDUTLAR
O günlerde İngiltere’de Darwin konuşulmaktadır, bazı mahfillerde beyaz üstün ırkın, siyahları, sarıları ve kızılları ezmesi “gayet tabii” karşılanır. Zaten olacağı bu değil midir, zayıflar ayıklanacak, ayakta sadece güçlüler kalacaktır. “Öyleyse öldürelim ötekiler gitsini” derler “gelecek nesillere iyi genler aktarılsın (!)” Kolombia hükûmetiyle mukavele imzalayınca El Pablo kendi kodesini yaptırır. Mahpus damından ziyade malikane gibi bir şey çıkar ortaya, içeriden uyuşturucu trafiğini de yönetir rahatlıkla. Ancak nakli mevzubahis olunca kaçar, ABD’ye teslim etmelerinden korkar. Yine cinayetler, bombalar. Artık bakan filan vurmakta, muhbir cezalandırmak için bomba koymaktadır yolcu uçaklarına. Yeter artık dedirtir, bu sefer biletini keseceklerdir galiba.

Alem buysa  Kraliçe Victoria

DEĞİRMENİN SUYU
Kraliçe Victoria Avustralya’dan Kanada’ya uzanan, bir imparatorluk kurar, Mısır, Birmanya, Rodezya, Okyanusya... Güneş gün boyu müstemlekeleri üzerinde parlar. İngiltere’de bir tane bile karabiber yetişmez ama borsası Londra’dadır, çay, kahve, şeker, tütün, pamuk desen ona keza. Altın, gümüş, pırlanta, para eden ne varsa… Büyükanne 1901 yılına kadar yaşar ve 63 sene ayar verir dünyaya. Ardından gelen George’lar, Edward’lar da petrol kokusu alır, Orta Doğu’yu tutuştururlar.
Ve II. Cihan Harbi patlar. Kız verdikleri Almanlar çanlarına ot tıkar. O, haram paralarla parlattıkları Londra’nın altında kalırlar.
 El Senyör, hapisten kaçar ama dışarıda huzur bulamaz. Sadece hükûmet değil, Los Pepes ve çetesi de onu arar, derisini yüzeceklerdir yakalarlarsa. Kaldı ki, polis, teknoloji kullanmaktadır artık, nitekim sinyal takibiyle yerini bulur, bir çatıda sıkıştırıp mermi manyağı yapar.
Demek ki neymiş efendim!..
Tamam abicim bu kadar, hülasa yok yazının sonunda.

Alem buysa  Kraliçe Victoria

 

Düzenleyen:  - DÜNYA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...