19 yıl tutuklu kalan Filistinli Ahmet: Görmediğim işkence kalmadı

19 yıl tutuklu kalan Filistinli Ahmet: Görmediğim işkence kalmadı

DÜNYA Haberleri

İsrail'in, insan zihnini aşan işkence yöntemleri uyguladığını söyleyen Filistinli Ahmet Şükrü el-Kidra “Her anınızı hesaplayıp ona göre bir eziyet, zulüm, sindirme programı uyguluyorlar” dedi

YILMAZ BİLGEN

Henüz 19 yaşında iken Aksa İntifadası’na katıldığı gerekçesi ile tutuklanan Filistinli Ahmet Şükrü el-Kidra, 19 sene sonra serbest kaldı. Herhangi bir cinayet, yaralama ya da benzeri hiçbir suça karışmadığı hâlde sivil protestolara katılması sebebiyle mahkûm edilen el-Kidra, zindan günlerini gazetemize anlattı. “Siyonist rejim, insan aklını ve hayalini aşan fiziki, ruhsal işkence metotları geliştirmiş” diyen el-Kidra “Bütün işkence biçimlerini en ağır şekliyle Filistinliler üzerinde deniyorlar” diye konuştu.

LİMİTLERİ ZORLUYORLAR
Ahmet el-Kidra “Siyonist rejimin, daha ilk girdiğim andan başlayan işkenceleri, çıktığım güne kadar sistematik bir biçimde sürdü. Her anınızı hesaplayıp ona göre bir eziyet, zulüm, sindirme programı uyguluyorlar. Bazı şeyleri anlatmaya hayâ ediyoruz. Direnç limitlerinizi ölçüp bedenen olduğu kadar zihninizi de çökertmeye çalışıyorlar. Anlatılmaz metotlarla boğuşmak mecburiyetinde kalıyorsunuz. İşte bütün o anlarda bilinç ötesi bir duygu hâli kaplıyor benliğinizi ve Allah’tan gelen bir yardım, ferahlık duygusu ile dayanıyorsunuz bütün o insanlık dışı işkencelere” sözleriyle o karanlık günlere dair yaşadıklarını açıklıyor.

19 yıllık esaret döneminde ilk dönem birkaç kısa temas dışında ailesi ile hiç görüştürülmemiş. Siyonistlerin Askalan, Biri Saba, Nefha, Ramon, Nakab ve Hederin Cezaevlerini gören el-Kidra’nın en büyük özlemi olan babasına sarılma hayali de kendisi bırakılmadan kısa süre babasının vefatı sebebiyle büyük bir hüzne dönüşmüş. Filistinli Ahmet’in “Medeniyet tarihinin en ağır insan hakkı ihlalleri yaşanıyor” dediği İsrail zindanlarında 1.000, 1.500, 2.000 hatta 3.000 sene hapse mahkûm edilmiş Filistinliler var. El-Kidra’ya göre bu yapılanlar, mahkûmların onurunu kırma yanında ailelerin de umutlarını tüketmeye yönelik taktikler. Gazzeli esirlere özel kin duyulduğunu vurgulayan el-Kidra, Gazze ve Filistin’in diğer bölgelerine dönük saldırı dönemlerinde cezaevlerinde baskı ve şiddet boyutunun da artırıldığını söylüyor.

'YIKILDIM' DEDİĞİ AN
“Özgürlük en büyük nimet ve ben bugünü çok özlemiştim” diyen Filistinli Ahmet, kendisini esaret günlerinde en çok yıkan olayı ise şu ifadelerle özetledi: Direnişin saygın bir üyesi Nefha Hapishanesinde hücre arkadaşımdı. Bir gün eşinin öldüğü haberini verdiler. O ağır işkenceler karşısında zerre kadar taviz vermeyen kişi bir anda ağlamaya başladı. ‘Yavrularım babasızdı, şimdi hem babasız hem annesiz kaldı’ diyerek gözyaşı döküyordu. O yaşlar benim içime aktı. Öyle bir ana şahitlik etmek çok yıkıcı gelmişti. Bekâr olduğum ve beni bekleyen bir eşim ve çocuğum olmadığı için o an sevindim. Arkadaşımı teselli edecek herhangi bir kelime bulamadım.
Cezaevlerinin zulüm ve işkencelerin dışında birer hastalık merkezi olduğunu belirten el-Kidra “Filistinli esirleri hastane diye götürdükleri yer tam anlamı ile bir mezbahane. Oysa uluslararası anlaşmalara göre her mahkûmun tedavi hakkı vardır ve bu kısıtlanamaz. Kendimizi unuttuğumuz ve daha çok kahrolduğumuz anlar kadınlarımıza yönelik baskılardı. Özellikle kadınlarımızın tesettürlerine müdahale edilmesi, hamaz kılmalarının engellenmesi, dövülmeleri ve koğuşlarına yapılan alçak baskınlar çok büyük üzüntü sebebi idi. Tecride mahkûm edilen ve darp sebebiyle sakat kalan ya da yaralananlara hiçbir tıbbi müdahale edilmiyor. Bu sebeple defalarca isyan çıkardık. Fakat aynı durum devam ediyor. Sadece bu bile İsrail’in sadece işgal değil; ne denli bir işkence rejimi olduğunda göstergesi” diye konuştu.


Düzenleyen:  - DÜNYA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...