Çocuklar elden gidiyor!..

A -
A +

Kendimiz helâl yediğimiz gibi çocuklarımıza da helâl yedirmeliyiz. Harâmla beslenen çocuğun bedeni, necasetle yoğrulmuş çamur gibi olur. Böyle çocuklar da pisliğe, kötülüğe meyleder. Sadece çalınan şeylerden başka harâm yok zannetmemelidir. Helâl kazancı olan, alış-veriş ilmini bilmezse harâm yer. Ödünç alıp vermede bile harâma düşer. Çocuğa, israf etmemesini kanaatkâr olmasını öğretmelidir. Bazen yavan ekmek bile yedirmelidir. Çocuğun kötü yerlere gitmesine mâni olmalıdır. Çocuk kötülerin yanında ahlâksız, yalancı, hırsız ve hayâsız olur. Baba, ne devamlı asık suratlı durmalı, ne de çocukla fazla yüz-göz olmalıdır. Baba, konuşmasının heybetini korumalıdır. Çocuğa babasının malı ile övünmemesi tenbih edilmelidir. Tevâzu sâhibi ve kibar olması öğretilmelidir. Başkalarından bir şey almanın zillet olduğu, veren elin alan elden üstünlüğü bildirilmelidir. Hasisliğin çirkinliği öğretilmelidir. Başkalarının yanında edepli oturması, ayak ayak üstüne atmaması, lâubali hareketlerden uzak durması telkin edilmelidir. Fazla konuşmaktan çocuğu men etmelidir! Fazla konuşmanın hayâsızlığa yol açtığı, çenesi düşüklüğün kötülüğü belirtilmelidir. Çocuk nasıl olsa konuşmasını öğrenecektir. Maksat, ona icâb edince susmasını bu büyüklerin sözünü dinlemesini öğretmektir. Mermere kazınmış gibi... Doğru da olsa, çokça yemin etmesine müsaade etmemelidir! Vara yoğa yemin, kötü bir alışkanlıktır. Büyüklere hürmet etmeyi, yerini onlara vermeyi ve herkesle iyi geçinmenin ehemmiyyeti anlatılmalıdır. Çocuğu daha küçükken namaza alıştırmalıdır. Büyüyünce namaz kılması zor gelebilir. Başkasının malını çalmayı, harâm yemeyi, yalan söylemeyi gözünde çirkin gösterecek şekilde anlatmalıdır. Böyle yetiştirip bülûğa erince, bu edeplerin sırlarını, inceliklerini ona söylemelidir. Her işi âdet olarak yapmaması, niyetle, şuurla yapmasının lüzûmu anlatılmalıdır. Meselâ, yemekten maksat, kulun Rabbine ibâdet etmesi, insanlara, vatanına, milletine faydalı hizmetlerde bulunması, insanların saâdeti için çalışması olduğu öğretilmelidir. Dünyadan maksadın, âhiret için azık toplamak olduğu, zîrâ dünyanın kimseye kalmadığı, ölümün çabuk ve ansızın gelebileceği anlatılmalıdır. Küçük yaşında böyle terbiye edilirse, mermere yazılan yazı gibi olur ve kolay kolay silinmez. Peygamber Efendimiz buyurdu ki: (Bütün çocuklar Müslümanlığa uygun ve elverişli olarak dünyaya gelir. Bunları, sonra anaları, babaları Hristiyan, Yahûdî ve dinsiz yapar.) Görüldüğü gibi, hadîs-i şerîfte Müslümanlığın yerleştirilmesinde ve yok edilmesinde en mühim işin, gençlikte olduğu bildirilmektedir. O halde, her Müslümanın birinci vazîfesi, evlâdına İslâmiyeti ve Kur'ân-ı kerîmi öğretmektir. Evlâd, büyük nimettir. Nimetin kıymeti bilinmezse, elden gider. Bunun için pedagoji (eğitim bilimi) yâni çocuk terbiyesi, İslâm dîninde çok kıymetli bir ilimdir. İslâm dînine karşı olanlar, bu mühim noktayı anladıkları içindir ki, "Gençliğin ele alınması birinci hedefimizdir. Çocukları dinsiz olarak yetiştirmeliyiz" diyorlar. İslâmiyeti yok etmek ve Allahü teâlânın emirlerinin öğretilmesini ve yaptırılmasını engellemek için "Gençlerin kafalarını yormamalıdır. Din bilgilerini büyüyünce kendileri öğrenirler" diyorlar. Bugün, bütün Hristiyan memleketlerinde, bir çocuk dünyaya gelir gelmez, buna bozuk dinlerinin icâblarını yapıyorlar. Her yaştaki insanlara, Yahûdîliği ve Hristiyanlığı titizlikle aşılıyorlar. Müslümanların îmânlarını, dinlerini çalmak ve yok etmek ve onları da, Hristiyan yapmak için, İslâm memleketlerine paket paket kitap, broşür ve sinema filmleri gönderiyorlar. Din câhillerine aldanmamalı! O halde, Müslümanlar din câhillerinin hîlelerine, yalanlarına aldanmamalı, bize emânet edilen çocuklarımıza sahip olmalıyız. Onlara sahip olmak da, dînimizin emirlerine uygun olarak yetiştirmekle olur. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Ahlakınızı güzelleştirin!) En vahşî hayvan bile terbiye ile ehlileştiriliyor. Hiçbir zaman elma çekirdeğinden portakal olmaz. Fakat elma fidanını büyüterek, lüzûmlu aşı ve kültürel tedbirlerle kaliteli elma veren bir ağaç olarak yetiştirmek mümkündür. Bunun gibi insan tabiatında bulunan bazı arzûlar yok edilemez, fakat terbiye edilebilir. Çocuk, işleri ve ahlâkı iyi olan insanlarla arkadaşlık ettirilirse, güzel huylar kendiliğinden onun tabiatı olur. Bu esaslar dahilinde çocuklar yetiştirilirse dünya ve âhiret saâdeti elde edilir. Çocuklarını İslâm terbiyesi üzerine yetiştirmeyenler, dünya ve âhiret felâketine mâruz kalacaklardır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.