Cömertlik ve kerem îmândandır

A -
A +

Müslümana yakışan, kanaat edip, harîs olmamak olduğu gibi, servete sahip olduğu takdirde de başkalarını kendi üzerine tercih, cömertlik, hayrât-ü hasenât yapmak, cimrilik ve bahillikten kurtulmaktır. Sehâvet, Peygamberlerin ahlâkı ve kurtuluşun ana yollarından biridir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ birtakım insanları iyilik için yarattı. İyiliği onlara sevdirdi ve iyilik ile uğraşmayı da onlara sevdirdi. Yardım ve iyilik isteyenleri de onlara sevketti. Kıtlık olan kurak yerlere yağmuru gönderip, kurumuş toprakları ve oralarda yaşayanları hayata kavuşturduğu gibi vermek sebeplerini de onlara kolaylaştırdı.) Hasan-ı Basrî hazretlerine "Cömertlik nedir?" diye sorduklarında "Allah rızâsı uğrunda servetini sarf etmektir" diye cevap verdi. Câfer-i Sâdık hazretleri de buyurdu ki: "Akıldan daha yardımcı bir varlık, cehâletten daha büyük felâket, meşveretten daha büyük yardımcı olmaz. İyi biliniz ki, Allahü teâlâ (Ben cömerdim, kerem sâhibiyim, cimri ve alçak insanlar bana mücâvir olamaz. Cimrilik ve alçaklık küfürden gelir. Ehl-i küfür Cehennemliktir. Cömertlik ve kerem îmândandır. Îmân ehli ise Cennettedir) buyurdu dedi." Ahnef bin Kays, elinde bir kuruş bulunan bir adam gördü. Dedi ki: - Bu dirhem kimindir? O kimse cevap verdi: - Benimdir. - Hayır, sen onu elinden çıkarmadıkça, (bir hayra vermedikçe) senin olamaz. "Yiyecek bir şeyin var mı?" Hazret-i Hasan, hazret-i Hüseyin ve hazret-i Abdullah bin Ca'fer "radıyallahü anhüm" hacca gittiler. Deveyi bir yerde otlamaya bıraktılar. Aç ve susuz idiler. İhtiyar bir kadının yanına gidip, "İçecek bir şeyin var mı?" dediler. Var, dedi. Bir koyunu vardı. Sağdı ve sütünü onlara verdi. "Yiyecek bir şeyin var mı?" dediler. "Yoktur, bu koyunu kesin, yiyin" dedi. Kestiler, yediler ve: "Biz Kureyş'teniz, bu seferden dönünce, yanımıza gelirsen, sana iyilik ederiz" dediler ve gittiler. Kadının kocası eve dönünce kızdı ve "Koyunu tanımadığın insanlara verdin" dedi... Bir zaman geçti. İhtiyar kadın ve kocası fakirlik yüzünden Medîne'ye geldiler. Yiyecek birşey satın almak için deve gübresi toplayıp sattılar. Günleri böyle geçiyordu. Bir gün ihtiyar kadın bir mahalleye gitti. Hazret-i Hasan evin kapısı önünde duruyordu. Kadını tanıdı ve "Ey nine beni tanıyor musun?" buyurdu. "Hayır" dedi. "Ben senin filân zamandaki misâfirindim" buyurdu. Sonra ona bin koyun ve bin altın vermelerini söyledi. Onu kendi hizmetçisi ile hazret-i Hüseyin'in yanına gönderdi. Hazret-i Hüseyin kadına "Kardeşim sana ne verdi?" buyurdu. "Bin koyun ve bin altın verdi" dedi. Hazret-i Hüseyin de o kadar vermelerini söyledi ve hizmetçisi ile Abdullah bin Ca'fer hazretlerine gönderdi. Abdullah bin Ca'fer hazretleri de "Onlar sana ne verdiler?" dedi. "İki bin koyun ve iki bin altın" dedi. O da iki bin koyun ve iki bin altın verdi ve "Eğer doğruca bizim yanımıza gelseydin, onlara sıkıntı vermezdiniz, (yâni onların vereceğini de ben sana verirdim)" dedi. İhtiyar kadın bu ni'metler ile sevinerek kocasının yanına gitti... Bir gün Hazret-i Ali ağlıyordu. Niçin ağladığını sordular. Buyurdu ki: "Yedi gün oluyor, evime bir misâfir gelmedi." Bir kimse, bir arkadaşının yanına gitti, "Dörtyüz gümüş borcum var" dedi. Arkadaşı hemen ona parayı verdi ve sonra ağladı. Hanımı dedi ki: - Madem ağlayacaktın, vermeseydin! Hanımına şöyle cevap verdi: - Ona değil, gelip benden isteyinceye kadar hâlini sormadığıma ağlıyorum. Rüyada kesilen deve!.. Arabistan'da cömertliği ile meşhur bir adam vefât etmişti. Yoldan aç dönen insanlar, kabrinin başına gittiler. Aç olarak uyudular. İçlerinden birinin bir devesi vardı. O kimseye mevtâ, rüyâsında dedi ki: - Senin bu devenle benim en iyi devemi değiştirir misin? - Evet değiştiririm dedi. O kimse rüyada devesini, iyi deve karşılığında verdi. Mevtâ aldığı deveyi kesti. Uykudan uyanınca devesini kesilmiş buldular. Tencereyi getirip, pişirip yediler. Döndükleri zaman bir kervana rastladılar. Kervanda birisi, o devenin sâhibine ismi ile hitâb ederek dedi ki: - Filân mevtâdan, iyi bir deve satın aldın mı? - Aldım, fakat o rüyâda idi. - O mevtâ benim babamdır. Ben de rüyâda gördüm. Bana "Eğer benim oğlum isen, benim bu devemi filân kimseye ver" dedi. Buyurun alın devenizi... Allahü teala hepimizi, bu menkıbede olduğu gibi, kabirde bile cömertliği devam edenlerden eylesin!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.