Gıybet kanser gibidir!..

A -
A +

Gıybet, din kardeşinin işitince üzüleceği bir kusûrunu arkasından söylemektir. Yâni belli bir mü'minin aybını, onu kötülemek için arkasından söylemek gıybet olur. Meselâ, bedeninde, nesebinde, ahlâkında, işinde, sözünde, dîninde, dünyasında, hattâ elbisesinde, evinde bulunan bir kûsur arkasından söylendiği zaman, bunu işitince üzülürse, gıybet olur. Kapalı söylemek, işâret ile, hareket ile bildirmek, yazı ile bildirmek de, hep söylemek gibi gıybettir. Bir Müslümanın günâhı ve kusûru söylenince, "elhamdülillâh, Allah bizi hayâsız yapmadı" gibi, onu kötülemek, çok çirkin gıybet olur. "Falanca kimse, çok iyidir, ibâdette şu kusûru olmasa, daha iyi olurdu" demek gıybet olur. Bid'atleri, mezhepsizliği yayarak ve âşikare günâh işlemeğe devam ederek, Müslümanların doğru yoldan ayrılmalarına sebep olanı, bunun zararından korunmaları için Müslümanlara tanıtmak gıybet olmaz ise de bunu fitneye sebep olmayacak şekilde bildirmelidir. Gıybet kanser gibidir. Girdiği vücut iflâh olmaz. Bugün bu âfet maalesef hem erkekler hem de kadınlar arasında salgın hâle gelmiştir. Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmin Hucürat sûresi, 12. âyet-i kerîmesinde, sû-i zandan kaçınmayı emr etmekte, birbirini çekiştirmeyi men etmekte, gıybeti ölü kardeşinin etini yemeğe benzetmektedir. Defterden silinen sevaplar!.. Bâzı hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: "Kıyâmet günü, bir kimsenin sevâb defteri açılır. Yâ Rabbî! Dünyada iken, şu ibâdetleri yapmıştım. Sayfada bunlar yazılı değil, der. Onlar, defterinden silindi, gıybet ettiklerinin defterlerine yazıldı, denir." "Kıyâmet günü bir kimsenin hasenât defteri açılır. Yapmamış olduğu ibâdetleri orada görür. Bunlar seni gıybet edenlerin sevâblarıdır, denir." Gıybet, hem Allah huzûrunda ve hem de insanların hakkı olması bakımından çok büyük mes'ûliyeti mûcib bir hatâ ve büyük bir günâhtır. Gıybet edenlerin dili, kıyâmet günü fecî bir manzara arzederek bütün mahlûkat arasında mahcûb ve rezîl olacaktır. Gıybet söylemek veya dinlemek, ibâdetlerin sevâbını yok eder. Zahmet çekerek, sıkıntılara katlanarak ibâdet yapıp da, bunun sevâbını yok etmek, akılsızlık, cahillik ve ahmaklık değil midir? İbâdetler Allahü teâlâya arzolunurken bunları gıybet ve faydasız sözlerle sahibimizin karşısına çıkarmak kadar edepsizlik olur mu? Halid bin Rebi' hazretleri anlatır: "Dostlarım bir Müslümanı gıybet ettiler, ben mâni olmadım. O gece rü'yada siyah bir kimsenin, pis kokulu domuz etini bir tabağa koyup getirdiğini ve önüme koyup yüksek sesle, "Hadi ye!" dediğini gördüm. "Ben Müslümanım, Müslüman domuz eti yemez" dedim. "Ama Müslümanın etini yersin, o bundan bin kat harâmdır" diyerek o etten bir parça kesip ağzıma koydu. Uyandım, o et ağzımda idi ve kırk gün onun pis kokusu gitmedi." İbni Sirîn hazretleri, "Seni gıybet ettim, hakkını helâl et" diyen birisine şöyle cevap verdi: "Allahü teâlânın harâm ettiğini ben nasıl helâl ederim." Bu sözle, önce Allahü teâlâya tövbe et ki, benim helâl etmemin faydası olsun demek istedi. İbrâhim Edhem hazretleri, bir yemeğe davet edilmişti. Sofrada, çağrılanlardan birinin bulunmadığı söylenince, o ağır kimsedir, denildi. İbrâhim bin Edhem, gıybet edildi, buyurdu ve çıkıp gitti. Yanında gıybet yapıldığını işiten kimse, buna hemen mânî olmalıdır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Yanında, din kardeşi gıybet edilince, gücü yettiği hâlde ona yardım etmeyen kimsenin günâhı, dünyada ve âhirette kendisine yetişir." Gıybet yapılırken, orada bulunan kimse, korkmazsa, söz ile, korkunca, kalbi ile reddetmezse, gıybet, günâhına ortak olur. Sözünü kesmesi veyâhut kalkıp gitmesi mümkün ise, bunları yapmalıdır. Eliyle, başıyla, gözüyle men etmesi kâfî gelmez. Açıkça, "sus" demesi lâzımdır. İnsan niçin gıybet eder? İnsanı gıybet etmeğe sürükleyen sebebler çoktur. Burada bazılarını bildirelim: Ona karşı düşmanlık, yanında olanların fikirlerine uymak düşüncesi, sevilmeyen bir kimseyi kötülemek, kendisinin o günâhda bulunmadığını bildirmek, kendinin ondan üstün olduğunu bildirmek, haset etmek, yanında bulunanları güldürmek, şakalaşmak, onunla alay etmek, ummadığı kimsenin harâm işlemesine hayretini bildirmek, buna üzüldüğünü, ona acıdığını bildirmek, harâm işlediği için onu sevmediğini bildirmek... Gıybet etmenin keffâreti, üzülmek, tövbe etmek ve onunla helâllaşmaktır. Affetmezse, onu övmeli, sevdiğini bildirmeli, yalvarmalı, gönlünü almalıdır. Helâl etmezse hak yine onundur. Pişmân olmadan helâllaşmak, riyâ olur, ayrı bir günâh olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.