Ruh ile nefs arasındaki köprü: Kalb

A -
A +

Kalb ile yürek aynı şey değildir. Göğsün sol tarafındaki et parçasına yürek denir. Yürek hayvanlarda da bulunur. İnsana mahsus olan kalbe "gönül" denir. Kalb, görünmez bir kuvvettir. Tesirleri ile eserleri ile tanınır. Yürek denilen et parçasında eserleri görüldüğü için "Kalbin yeri yürektir" diyoruz. Kalb, ruh ile nefs arasında bir köprü gibidir. Marifetler, feyzler, kalbe ruh vasıtası ile gelir. Kalb, his uzuvlarına da bağlıdır. His uzuvları ne ile meşgul olursa, kalb ona bağlanır. İnsan güzel bir şey görünce, güzel bir ses duyunca, tatlı bir şey alınca kalb bunlara bağlanır. Ruha veya nefse tatlı gelenleri sever. Bu sevgi insanın elinde olmaz. İnsan, çok defa hakîkî güzelliği anlayamaz. Nefse güzel gelen ile ruha güzel geleni karıştırır. Ruh kuvvetli ise, hakîkî güzelliği anlayıp, onu sever, bağlanır. Âyet-i kerîmeler, hadîs-i şerîfler, evliyânın sözleri, duâ, ibâdet gibi şeyler aslında güzeldir. Çok tatlıdır. Kalbin nefse bağlılığı azalınca ve nefsin elinden kurtulunca, bunları okuduğu, duyduğu zaman, bunların güzelliğini anlar ve bağlanır da, insanın haberi olmaz. Kalbi, nefsin elinden, baskısından kurtarmak için, nefsi ezmek, kalbi uyandırıp kuvvetlendirmek lâzımdır. Bu da, Resûlullaha uymakla olur. Muhammed aleyhisselâma uyarak kalbini nefsinin pençesinden kurtaran bir kimse, bir velînin hayatını incelerse, onun Resûlullahın vârisi, Allahın sevgili kulu olduğunu anlar. Allahü teâlâyı çok sevdiği için, Allahın sevdiğini de çok sever. Fakat sevebilmek kolay bir şey değildir. Nefsin sevdiklerini, ruhun sevdiği hakîkî güzellikler sanarak aldananlar çok olmuş, felâkete sürüklenmişlerdir. Nefs ve şeytan, burada çok kimseleri aldatmıştır. Haramlar kalbi karartır Kalb, ilim, hikmet, ma'rifet, Allah sevgisi Allaha ibâdet için yaratılmıştır. Allahın emirlerini yapmayanın kalbi hasta demektir. Kalbin hasta olması dine tam inanmaması, tam teslim olmaması demektir. Tam teslim olan kimse, Allahın emirlerindeki sayısız hikmetleri ve faydaları bilmese de hiç düşünmeden her emrini yapar. Dine uymak çok kolay ise de, kalbi hasta olana güç gelir. Kalbde hakîkî tasdikin, doğru imânın bulunmasına bir alâmet, dinin emirlerine kolay uyabilmektir. Haram yemek kalbi karartır, hasta eder. Her şeyden önce kalbi temizlemek lâzımdır. Çünkü kalb, bütün bedenin reisidir. Bütün organlar kalbin emrindedir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (İnsanın bedeninde bir et parçası vardır. Bu iyi olursa, bütün uzuvlar iyi olur. Bu kötü olursa, bütün organlar bozuk olur. Bu kalbdir.) Kalb hastalıklarının tedavileri güçtür. Hastalığını teşhis ettikten sonra, ilâçlarını iyi bilmek ve iyi kullanmak lâzımdır. Kalbi, ruhu hasta eden kötü huylardır. İnsana dünyada ve âhirette zarar veren her şey, kötü ahlâktan meydana gelmektedir. Yâni zararların, kötülüklerin başı kötü huylu olmaktır. Kalbi hasta ederek ruhun ölümüne sebep olan kütü huyların en kötüsü îmânsızlıktır. İmânsızlıktan sonra en zararlısı bid'at olan şeylere inanmak ve yapmaktır. Bid'atları yapmaktan kaçındıktan sonra, günâhlardan sakınmak lâzımdır. Görüldüğü gibi kalbin temizlenmesi İslâmiyyete uymakla olur. Kalbi hasta olan, Hakkın rızâsına uygun iş yapamaz. Kalbi bozan, karartan şeyler, işlenen günâhlardır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Bir günâh işleyenin kalbinde izi kaybolmayan bir leke meydana gelir.) Bu leke silinmezse kalb kararmağa, bozulmağa devam eder. Nihayet kalb bir gün ölür. Kalbdeki lekeyi temizlemek için hemen günâh işledikten sonra tövbe ve istiğfâr edip güzel bir amel işlemelidir. Günâh ile kirlenen kalbi sevâb ile temizledikten sonra, kalbin parlaması için sevâb işlemeğe devam etmek lâzımdır. Başkalarını Allahtan çok seven kalb de hastadır. Vücut hastalıklarının bazısını sâhibi bilemediği gibi, kalb hastalıklarının bazıları da bilinemez. Bunun için gâfil avlanır, tedavisine bakmaz. Hakîkî kalb mütehassısları! Her hastalığı tedavi ettirmek için o hastalık üzerinde ihtisas sahibi olan tabibe gitmek lâzımdır. Gözünden ameliyat olacak birisinin kasaba gitmesi uygun olur mu? Kalb hastalıklarının mütehassısları da İslâm âlimleridir. Kalbin hastalığı herkeste başkadır. Hakîkî İslâm âlimleri, kalb mütehassısları olup, herkesin bünyesine, hastalığına ve zamana uygun ruh ilâçlarını Kur'ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden çıkarıp kitaplarında bildirmişlerdir. Bu bakımdan bizim işimiz kolaylaşmıştır. İslâm âlimlerinin yazdığı doğru ilmihâl kitaplarını okuyup amel etmek kâfidir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.