Güleyim bari

Sesli Dinle
A -
A +

Fıkra isteyen mailleriniz ve sosyal medya mesajlarınız birikti; anlatılan fıkrayı daha dakikasında unutsam da sizin için torbada sakladıklarımdan çıkarma vakti…

 

Biyoloji dersinden yapılacak imtihan için sınıftaki herkes nasıl kopya çekeceğinin kendince planını yapar. Nihayet imtihan günü gelir, öğretmen sürpriz olarak imtihanı laboratuvarda yapacağını söyler. Herkes bir mikroskobun bulunduğu yere oturduktan sonra hoca der ki:
-Bu mikroskoplardaki lam’da bir böceğin bacağı var. İmtihan sorunuz, bacağından o böceği tanımak.
1 soru, 100 puan; hem de böceğin bacağından… Öğrenciler kahrolur tabii. Hemen itiraz sesleri yükselir, ama fayda etmez. Öğrenciler derse çalışmadıklarından bir şey yapamazlar. En sonunda biri dayanamaz, kapıyı çarpıp çıkar. Hoca arkasından seslenir:
-Kim bu kapıyı çarpıp çıkan hıyar ağası?!.
Kapı hafifçe aralanır… ve içeriye bir bacak uzanır… Talebe dışarıdan seslenir:
-Hocam, kolaysa tanısanıza kim olduğumu!..
      ***
Amerika’da bir milletvekili adayı seçim gezisine çıkmıştı. Şehir şehir, köy köy geziyordu, konuşmalar yapıyor, nutuklar atıyordu.
Bir gün yolu bir Kızılderili köyüne düştü. Köy meydanında kurulu kürsüye çıkarak başladı konuşmaya…

 

-Ben Kızılderilileri çok severim.
Kızılderililer hep beraber “Hoya!” dediler. Aday, konuşmasına devam etti.
-Zaten benim soyumda da Kızılderili kanı var.
-Hoya!..
-Beni milletvekili seçerseniz, köyünüzü şehir yapacağım.
-Hoya!..
-Şehrinize okul yapacağım. Hastane yapacağım.
-Hoya!…
-Yolunuzu, köprünüzü yaptıracağım.
-Hoya!…
Aday her cümlesine “Hoya” diye karşılık verilmesine bir mana verememişti, ama bir tepki almadığına da sevinmişti. Sonunda konuşmasını bitirip kürsüden indi. Kızılderili reisi:
-Buyurun size köyümüzü gezdireyim, dedi.
Reis önde politikacı arkada, başladılar yürümeye. Bir yapının önünde durdular. “Burası köyün ahırıdır” dedi reis… “İneklerimizin tüm ülkede benzeri yoktur. Şöyle buyurun kenardan yürüyün.” Sonra da uyarmak zorunda kaldı:
-Sakın yerdeki ‘HOYA’lara basmayın!..
      ***
Hitler üç esir yakalamış; İngiliz, Fransız ve bir de Yahudi.
Üçünü karşısına almış:

 

-Size soru soracağım; bilirseniz bırakacağım.
İngiliz’e sormuş:
-Titanik kaç yılında battı?
İngiliz hemen cevap vermiş: 1912.
İngiliz’i serbest bırakıp, Fransız’a sormuş:
-Titanik’te kaç kişi öldü?
Fransız 1050 deyince, Hitler Fransız esiri de özgür bırakmış.
Ve Yahudi’ye dönmüş:
-Say lan isimlerini!..
      ***
Ağa, sabah uğurladığı koyunlarını akşam göremeyince, çobana sorar:

 

-Koyunları n’ettin?
Çoban cevap verir:

 

-Yağmur yağdı; şimşek çaktı. 44’ünün ödü patladı. Önden gitti baş toklu, geride kaldı 5 toklu. 10’unu verdim kasaba, 10’unu katma hesaba. Kurt kaptı 1’isini, 1’inin getirdim derisini. Ağam, bundan öte sorma gerisini!..
Bu cevaba sinirlenen ağa, elindeki yoğurt kabını, çobanın kafasına fırlatır. Yüzündeki yoğurdu silen çoban şöyle mırıldanır:
-Eee, hesabını doğru verenin yüzü böyle ak olur!..


Ninem diyor ki; Son gülen iyi güler.

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.