Kahvenin hatırı olur kahrı değil!..

A -
A +

Her ne kadar her fırsatta inkâr etse de, İsrail'in Gazze katliamına verdiği destekle bilinen şuu ünlü kahve zinciri, boykot nedeniyle zor günler yaşıyormuş. Fas’ta şubelerini kapatma noktasına gelmiş. Bizde durum aynı değil bittabi hele de Avrupa’da İngiltere’den sonra ikinci en çok şubesi olan ülke olarak elimizde onun bardaklarını olimpiyat meşalesi gibi taşıdığımızdan kelli…

 

Benim tali sıkıntım da yutturmaları; kahve diye… Duyduğum anda saçlarımı diken diken eden bir cümle; “bi white chocolate mocha aliimm” Afiyet olsun alın, için de… Burası Türkiye, Türkçe konuşun. Türk kahvesi hakkında daha önce de yazmıştım. Nescafeyle kıyas kabul etmez diye. Nescafe düz yazıdır, oysaki Türk kahvesi şiirdir, sanattır, emektir, gelenektir… 

 

Hadi diyelim sevmiyorsunuz ama bu özentilik ne ola? Baban kahvede oralet içerken sen neden white chocolate mocha?

 

Zincir kahve dükkânları pompaladı bu özentiliği. Ve dahası kültürel erozyon başladı! Satsınlar, serbest piyasa lakin baskı uygulayamazlar! Herhangi bir ülkenin yiyeceğini içeceğini tüketmek için kendi vatanımda o ülkenin dilini bilmeye zorlama, bir kahve isterken dilime müdahale etme hakkını bulamamalılar!

 

Altı üstü bir kahve içeceksin, malum dükkân ve kafelerde sipariş verebilmek için üç kur İngilizce kursu almak şart. Her şeyin adı İngilizce. Tatlılarda bile! Merhabaaa Uzaylı, biz dostuz ve burası Türkiye.

 

Granade, venti, medium, lage, small. Yok mu küçük, orta, büyük boy?! Bizimkilerde anca ağızlarını büze büze bi ‘grande latte extra shot espresso’ desin, sosyal medyada yer bildirimi yapsın. On dört yabancı kelimeyle kahve sipariş eden artistler duydu bu kulaklar. Yurt dışına erasmusa gidecek gibi menü ezberleyenler, Sultanahmet’te yol soran turiste İngilizce paralar gibi çırpınan ezikler gördü bu gözler. On paralık kahveyle Lord mu olunur a özentiler?

 

“Bir sıcak çikolata" dediğinde "hat çaklıt mı?" diye soran satış elemanları… A gel de şüphelenme şimdi bunlar hangi ülkenin kültür tahrip ajanları?! Küçük boy diyorsun, “Small yani?” diyor afralı tafralı! Yutkunuyorum; zihnimde fosforlu harflerle ‘havan kime güzelim’ yazan kamyon arkası yazısı… Anacım, sizdeki o çalım, eda 90’larda ülkemize giren fast food restoran çalışanlarında da vardı. Al bak şimdi kantin tostçusu daha havalı…
Anlamsız gözlerle bakan kasiyer ismimi sordu ve tabii ki yanlış yazdı ve devam etti; “X lira alabilir miyim?” İşte o an ağır para cezasına çarptırılmış gibi hissettim…

 

Ve son darbe geldi; Tuvaletler şifreli. Alışveriş fişinde yazıyor, hacker’lık yapmaya kalkmayın. Önce harca, sonra rahatla zihniyeti hâkim. Ben daha size ne diyeyim… 

 

Kimileri bu olanları derinliğine anlamasa da ağzını yaya yaya ecnebi kelimelerle siparişini verip Cambridge Dükü havalarında kahvesini yudumlasa da… Şöyle bir iki adım geri çekilip dışarıdan bakınca ülke Amerikan/İngiliz sömürgesi gibi görünüyor…

 

Alkışlık bir pazarlama sanatı var, kapitalist değerlerin sıvılaştırılması, sıvılaştırılmış yöntemlerle erozyon mahareti var. Ve bunu yutanlar var… Kahve diye… Afiyet olsun… 

Ninem diyor ki; Tilki tilkiliğini bildirinceye kadar post elden gider.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.