Tuzak

A -
A +

Yavuz Sultan Selim Han, tebdil-i kıyafetle çarşı pazar dolaşırken Kuşçular pazarına gelir. Pazarda birbirinden kıymetli ve birbirinden güzel renkli kuşları görür, her birinin başka başka marifetleri olduğunu sorar öğrenir.

 

Bir ara Yavuz Sultan Selim'in gözü kekliklere ilişir. Bir grup kekliğin kafesinin üzerindeki yazıda "Tane işi satış, fiyatı 1 altın" yazıyor.
Hemen yanı başlarında, kıymetli süslü bir kafeste bir keklik daha var ki, fiyatı; 300 altın.
"Hayırdır" der satıcıya ve sorar: "Bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın, bu 300 altın?"
Kuşçu izah eder; 
- Efendi! Bu kuşların hepsi keklik kuşudur; bu süslü kafesin içindeki de kekliktir. Fakat bu avcı kekliğidir.
- Ne olmuş avcı kekliği olunca?
- Avcı, bu kekliği kafesin içinde ava götürür. Av yerinde bir çalı dibine bırakır, keklik başlar ötmeye. Ağlaması ve bağırmasıyla o kadar feryat figan eder ve o kadar çok etrafındakileri etkiler ki, bu ağlayışına sesini duyan bütün arkadaşları yardım etmek için koşarlar. 
İşte bu esnada avcılar da bunu ökse olarak oraya yerleştirdikleri için, üzerine ağlarını atarlar ve onu kurtarmaya gelen diğer keklikleri avlarlar.

 

Padişah kendisini hiç belli etmeden, pazarlık da etmeden bedelini verir, kuşu alır ve hemen oracıkta kafasını kopartıp atar! Kuşçu hayret ve dehşetle sorar:
-Ne yaptınız efendi?! Bu kadar para verip de aldığınız bu kuşu, niçin hemen telef ettiniz?.. 
Padişah Selim kendisini tanıtır ve der ki:

 

“Bu kuş kendi nesline ve kendi ırkına ihanet eden, arkadaşlarını avcılara yakalatmak için ağlama sesleri çıkararak, neslini zalim avcılara yakalatan, milletine ihanet eden, bir kuştur ve bu ihanetlerinin karşılığı da budur!”

Ninem diyor ki; Tuzağa saçılan taneler, cömertlik sayılmaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.