Umut da saray da kıymetli…

A -
A +

Belki de bazılarınızın bildiği hikâyeler ikisi de. Muhataplarına ne zaman anlatsam etkili olduklarını gördüğüm için sizlerle de paylaşayım istedim…

 

Hükümdar, bir kış akşamında kılık değiştirmiş ve dalmış dersaadetin alaca karanlık sokaklarına. Yürürken en stratejik burçta, en sert rüzgâra karşı nöbet tutan asker ilişmiş gözüne. Yanına tırmanmış. Çakı gibi bir asker; incecik okçu yeleğiyle, soğukta bronzdan bir heykel gibiymiş. Çok etkilenmiş hükümdar ve sormuş:

 

-Üşümüyor musun bu kıyafetle?

 

-Hayır, demiş asker ve eklemiş: Ülkem için buradayım, üşümeye hakkım yok…

 

Aldığı cevap hükümdarı öyle memnun etmiş ki o başındaki örtüyü açmış, yüzünü göstermiş. Asker saygıyla diz çökmüş.

 

-Ayağa kalk, demiş hükümdar: Ayağa kalk ve dile benden ne dilersen…

 

Asker doğrulmuş;

 

-Sadece sağlığınızı dilerim yüce hükümdarım, demiş.

 

Hükümdar;

 

-Sağ ol ama yine de ben bir şey yapmak isterim. Yarın sana yünden örülmüş, seni hiç üşütmeyecek bir yelek göndereceğim, diye okşamış askerin omzunu. Ve oradan ayrılmış…
Ertesi gün öyle yoğunmuş ki hükümdar, askere verdiği sözü unutmuş. İki gün sonra ise muhafızlar sabah denetlemesinde hükümdarın yün yelek sözü verdiği o soylu askeri nöbet yerinde soğuktan donmuş olarak bulmuşlar. Elinde sıkı sıkıya tuttuğu kâğıtta bir not varmış:

 

“Hükümdarım, ben soğuğa alışkındım; ama sizin beni sıcak tutacak elbise vaadiniz direncimi kırdı, ölüm sebebim oldu!..”

 

Ne yaparsanız yapın, umudu sakın öldürmeyin. Ne kendi içinizdekini ne de bir başkasınınkini…

 

         ***

 

Sarhoşun biri şarap şişesiyle caminin önünden geçerken camiden çıkan bir dervişin dikkatini çeker ve derviş sarhoşa der ki:
-Birader şu şişeni bana versene!
Sarhoş şaşkın şekilde.

 

-Şarabı ne yapacaksın be adam?
Derviş der ki:
-Şarabı caminin içine dökeceğim!
Sarhoş hiddetlenir kızgın bir şekilde;
-Sen nasıl Allah’ın evine şarap dökersin? Allah’tan korkmaz mısın? Ben kırk yıldır içki içerim ama böyle bir şeyi asla yapmam. Şarabı da sana bu iş için vermem. Haydi başka kapıya git. Beni bulaştırma… Ben Allah’tan korkarım, der.

 

Derviş taşı gediğine ustalıkla koyar:

 

-Be adam sen şu kul yapısı adına cami dediğimiz taştan topraktan yapılmış binanın içine saygından şarap döktürmezsin ama nasıl olur da Allahü tealanın sana rahmeti ve lütfu ile emanet edip kendisine kul olup ibadet etmeni istediği şu mükemmel ve muazzam ‘beden sarayı’nın içine dökersin!?.

 

 

 

Ninem diyor ki; Umut garibin ekmeğidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.