Vatan kurtarmak… Dümen çevirmek!..

A -
A +

Siyasetin ana malzemesi her daim vatan kurtarma sevdasıdır! Siyasete bulaşıp da vatan kurtarmaktan bahsetmeyen yoktur zaten. Velakin vatan kurtarma pozlarında siyasi dümen çevirmek de apayrı bir mesele…

 

 

 

 

 

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in siyasi üslubu, hayli keskin ve sivri… Bunu en açık şekilde, 14 Mayıs 2023 seçimleri öncesinde, Millet İttifakı masasından kalktığı zaman, kamuoyu yakından izlemişti. İttifak Masasını düpedüz “kumar ve şantaj masası” olarak nitelemişti. Üç gün boyunca bu minvalde yüklendikten sonra, sayısı bilinmeyen gizli ve açık toplantılar neticesinde, tekrar aynı masaya oturmak mecburiyetinde kalmıştı. 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde beklenen netice hâsıl olmayınca, Akşener derhâl ortaklarla köprüleri kalıcı bir biçimde attı. Meral Hanım köprüleri atmasına attı, ama İttifak'ın merkez partisi CHP, peşini bırakmak istemedi. Abla-kardeş hukuku içinde, tekrar ittifak içine çekilmek istendi. Ancak Meral Hanım kesin kararlı idi ve yeni bir serüvene yelken açma tekliflerini, partisinin genel idare kurulunda oylama yaptırmak suretiyle kesin biçimde kapattı. Gelgelelim İyi Parti’ye çekilen operasyonlar dur durak bilmedi. Partinin önemli makamlarını işgal etmiş, deve dişi gibi adamlardan tutunuz, il ve ilçe teşkilatlarında, belediye meclislerinde görevli kişilere kadar yüzlerce isim koparıldı. En büyük operasyonlar da Ankara ve İstanbul teşkilatlarına yapıldı. Akşener tabii olarak bu operasyonlara çok sert tepki gösterdi. Dahası, bu operasyonların başını çeken İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlarının düne kadar kendisiyle hangi mertebede siyasi ilişkiler içinde olduğunu, (onlardan birini cumhurbaşkanı yapmak için) girdiği çabaları göz önüne alınca, öfke dalgaları iyice kabardı. Siyasi kurtarıcı olarak lanse ettiği kişiler, meğer ne hesapların içindeymiş de haberi yokmuş.

 

Meral Akşener’in hakkını teslim etmek gerekiyor. Siyasi başarısızlıkların sorumluluğunu genel başkan olarak üstlenmekten kaçınmıyor… Bir bedel ödenecekse buna hazır olduğunu ifade ediyor. Aynı Akşener kendisine yanlış yapanlara da, siyasetin esnek diline başvurmadan, çok katı ve sivri bir dille karşılık veriyor. Bu üslupta argo ifadeleri kullanmaktan da imtina etmiyor. Yamuk yaptılar diyor, dümen çevirdiler diyor… Şüphesiz bu öfkeli dilde, ihanete uğramış olmanın etkisi büyük. Bir taraftan çıtası çok yukarılara konmuş siyasi hedeflerin gerisinde kalmak, diğer taraftan iş birliği ve ittifak yaptığı partilerin kendi çıkarları için farklı hesaplar içinde olması… Bunu şöyle ifade ediyor: “BİZ TÜRKİYE’Yİ KURTARACAĞIMIZI DÜŞÜNÜRKEN ARKADAŞLAR DÜMEN İÇİNDEYMİŞ…” Tabii burada önemli bir husus var. Yol arkadaşını doğru seçmezsen, her türlü hayal kırıklığına uğraman mümkündür. Vaktiyle, ablasının Ekrem İmamoğlu’nun yüzünde ‘rabbi yessir’ gördüğünü söyleyen de aynı Meral Hanım değil miydi? Kemal Kılıçdaroğlu’nu bile şaşkınlık içinde bırakan bir ataklıkla, Saraçhane'ye koşup İmamoğlu ile abla-kardeş muhabbetinde sarmaş dolaş kutlamalar yapan kimdi sahi? Sayın Akşener, doğru bir tespitle en başından itibaren, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanacak aday olmadığını sonuna kadar dillendirdi. Karşı tarafta bir değişim görmeyince buna zorlamak üzere, CHP ve genel başkanına rağmen, bu partinin iki tane belediye başkanını garip bir şekilde ön cepheye itiverdi. Sormak lazım, bütün bunlar siyaseten ne kadar doğru adımlardı acaba?

 

Evet, muhalefet kanadı gözünü karartmış ve Türkiye’nin yönetim sistemini değiştirerek tekrar parlamenter düzeni getirmeye kilitlenmişti. Görünüşte Millet İttifakı bileşenlerinin tamamı, böyle bir başarıyı yakalayacaklarına inanmış gibiydi. Bunun için de akla-mantığa uymayan birtakım hamlelere giriştiler. Devletin siyasi ve bürokratik makamlarını önceden ve bol keseden dağıtarak ittifakı (Daha sonra KıIıçdaroğlu buna Halil İbrahim Sofrası dedi!) güçlendirmeye çalıştılar. Ayağı hiç de yere basmayan, hesaba-kitaba uymayan bir stratejiyle hayal peşinde koştular. Güya cumhurbaşkanlığı sistemini değiştirme ortak hedefine doğru koşarken, bir yandan da yekdiğerine çelme takma peşindeymiş meğer… İşin içinde daha ne işler olduğu zaman geçtikçe görüldü. Mesela 14 Mayıs seçimlerinden sonra, Kılıçdaroğlu’nun Zafer Partisi Başkanı Ümit Özdağ ile girdiği gizli kapaklı pazarlıklar faş olunca, bazıları biraz daha şaşırmıştı. Akşener siyaseten, malum ittifaktan dolayı partisinin aldığı hasar ve sonrasında maruz kaldığı siyasi operasyonların muhasebesini açıktan, kamuoyu önünde yaparak, bir yerde kendi dürüstlüğünü ispat etmeye çalışıyor. Daha önce seslendirdiği pişmanlıklarını hatırlayınız. 2018 seçimlerine girebilmek için CHP’den ödünç aldığı 15 vekil olayını siyasi hayatının en büyük hatası olarak değerlendirmişti.

 

Sayın Akşener, son günlerde çarşı-pazar ziyaretlerinde ve mitinglerde hasbî söylemlerde bulunarak, hem geçmişteki hatalarıyla yüzleşmekten çekinmediğini göstermek hem de siyaseti samimi-dürüst şekilde yapma erdemine sahip olduğunu anlatmak derdinde. Bu konuda seçmeni ne kadar ikna ettiği, elbette sandık neticeleriyle belli olacak...

 

Velhasıl, “Başaramazsam evime dönerim…” ifadesi, her şeyi göze aldığının işareti olsa gerek.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.