Fenerbahçe’nin gündemindeki soru!..

A -
A +

“Böyle gecelerden sonra” yazı yazmak, yorum yapmak zordur… “Mutlu sonuçta, övme yarışı”, tam tersi “kötü sonuçta, yerme yarışı” başlar…

 

Meslektaşlarım, perşembe gecesi TV ekranlarında, cuma sabahı gazete sütunlarında “çoğunlukla” bunu yaptılar… “Kötü sonuç” için, İsmail Kartal hoca ile, “penaltı kaçıran” futbolcular “eleştiri sınırlarını çok aşan” yorumlarla infaz edildiler!..

 

Kimse, “Avrupa takımlarının âdet hâline getirdiği”, ülkemizde de “UEFA Kupası’nı ‘namağlup bir seri ile’ Türkiye’ye getiren” Galatasaray örneği varken, “hafta ortası ve hafta sonu maç oynama” konusunu, “Federasyona savaş sebebi yapan” ve “Süper Kupa’yı Galatasaray’a hediye eden” bir başkanı işaret etmedi.

 

Fenerbahçe’nin “kadro değeri” ortada, “Yunan Süper Ligi’nde haftalardır üçüncülüğe demir atan” Olimpiakos’un da kadro değeri ortada… “Süper Kupa feda edilerek” oynanan Atina’daki maç ortada… Federasyonun “Erteleyelim” talebi reddedilerek çıkılan İstanbul maçı ortada…

 

Dahası, “İstanbul maçının hemen hemen sonlarına kadar yedek kulübede dinlemiş olan” ve de maçın son dakikalarında “maç penaltılara kalırsa” diye oyuna alınan “penaltıcı” futbolcuların “kaçırdığı penaltılarla elenme” de ortada…

 

Soruyorum; başkanlarının “Ben oldukça Fenerbahçe’yi şampiyon yapmazlar” demesinin… Federasyona açtığı, “Dinlenme de, dinlenme… Yoruluyorlar da yoruluyorlar” savaşının… “Psikolojik olarak” futbolcuları da, hocayı etkilememesi mümkün mü?..

 

İşte, İsmail Hoca, maçtan önce, “eleştirilmesini” eleştiriyor, maçtan sonra “muhteşem bir futbol oynadıklarını” söylüyor… Olimpiakos’a elenmeyi “sadece ve sadece ‘penaltıların kaçırılması’ şanssızlığına” bağlıyor… Futbolcular da öyle…

 

Aslında “muhteşem olan” Fenerbahçe taraftarı idi, elenmenin sorumluları da “1-Ali Koç, 2-İsmail Kartal, 3-Penaltıları kaçıran ‘yedek kulübede dinlendirilmiş’ futbolculardı…” Şimdi “gündemdeki soru” şu; Süper Lig Şampiyonluğu da kaçırılırsa ne olacak ve ne söylenecek?..

Kutlarım Aybaba’yı!..

Helal olsun, Beşiktaş’ın “futbol takımları koordinatörü” olan Samet Aybaba’ya… Takıma '6 antrenör değiştirdiniz, helal olsun, sizi tebrik ediyorum’ dedim” diyen Aybaba… Spor yazarlarına da “durumu acı sözler ile” şöyle anlatmış:

 

“Kabul edelim ki, biz yeniden yapılanmanın içerisindeyiz. Elimizde çürümüş bir takım var. Rakiplerimizin kadro yapılanmalarını görüyorsunuz. Sahaya giren ve çıkan oyunculara bakın. Biz bu durumun çok gerisinde kaldık. Zamana ve saygıya ihtiyacımız var” demiş…

 

Ben de ona diyorum ki, “Helal olsun sana… Ahmet Nur Çebi’nin ve Şenol Güneş’in takımı, son olarak da ‘uluslararası bir büyük hocanın başını’ yedi… ‘Doğruyu söyleyeni 9 köyden kovarlar’ atasözüne aldırma, bu ‘çürümüş’ takım, değişmeli… Yoksa, Galatasaray ile Fenerbahçe arayı açarak yollarına devam ederler. 3 Büyük, 2 Büyük olur. Bunu fark ettin, yolundan dönme!..”4

“Başarısız Başkanlar” Konseyi mi?..

“Kulüpler Birliği” yıllar önce, “Türk futboluna yön vermek, futbolun sorunlarını çözmek için futbolu yöneten federasyon ile el birliği etmek” için kurulmuştu…

 

Baştan da “o yönde” önemli adımlar atıldı… Sonra… Yavaş yavaş ortaya “başarısız kulüp başkanlarının, camialarını yatıştırmak ve taraftarlarını yanında tutmak için ‘hedef saptırmak üzerine’ kullanmaya gayret ettikleri bir kurula dönüşme dönemi” başladı…

 

Ve nihayet, “Birlik, ‘işte bugünkü gibi’ karmakarışık, darmadağınık, ‘neye, neden, nasıl çare bulunacağını aramak’ yerine tamı tamına, ‘Başarısız Başkanlar Konseyi’ hâline dönüşmenin işaretlerini veren ve uygulamalarına yönelen bir kurul” hâline geldi…

 

Kulüpler Birliği’ne de, futbolumuza da, kulüplerimize de, federasyonumuza da yazık…

 

Görülüyor ki, federasyon değil, “Federasyonu yönetenler ‘öyle ya da böyle’ değişecek; tamam da…

 

“Değişimin asıl gerçekleşmesi gereken” Kulüpler Birliği’ni, kimler, nasıl değiştirecek?..

Şaka!..

Ali Koç’a soruyorum…

 

Fenerbahçe, Olimpiakos’u elese, Konferans Ligi şampiyonluğuna iki maç ve Aston Villa ve Fiorentina gibi rakipler kalsa… Sezon sonunda yapılacak genel kurulda aday olsanız… Rakip adaylar, “Konferans Ligi şampiyonluğunun kazanılması hâlinde, Sizi genel kurulda yenemeyeceklerini” düşünerek, “Genel kurulun ‘hemen yapılması için’ imza toplamaya başlasalar”, ne hissederdiniz?..

 

Mehmet Büyükekşi, “Avrupa klasmanlarında en alt kümelere düşürülmüş” bir millî takımı, Montella’yı getirerek, “Avrupa Şampiyonası finallerine” taşıdı. O finalleri seyretme fırsatını bile vermek istemiyorsunuz; “Millî takım başarılı olursa, yeniden seçilir” diye…

 

Vah ki, ne vah… “Üç Büyüklerin üç başkanının bu korkuya kapılmaları” bilmem ki, “büyüklük” yakıştırmasına yakışıyor mu?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.