Gerçekler acıdır

A -
A +

Nicolas Anelka bir açıklama yaptı. Dedi ki "Dünya Kupası'ndan sonra Fransa Milli Takımı menajeri bana F.Bahçe'de oynadığın müddetçe milli formayı asla giyemezsin. Türkiye Ligleri Avrupa'da seyredilmiyor. Ben de bu yüzden vitrin yapacağım yer olan İngiltere'yi seçtim." Bu açıklamadan benim anladığım şu. Biz nasıl İran liglerindeki maçları izlemiyorsak, biz nasıl mesela Bulgaristan'daki lig maçlarını izlemiyorsak, bunların futbolunu kendimizden alt düzeyde görüyorsak acı ama onlar da bizi böyle görüyor. Yani üçüncü sınıf ülke ve futbol. Bu açıklamaya kızan bir akl-ı evvel çıkar mı bilmiyorum. Adam gerçeği bütün çıplaklığıyla söylemiş. *** Hem neyi seyrettireceğiz Avrupa'ya. Futbolcularına kızıp sahaya su şişesi fırlatan teknik direktörü mü? Yoksa "Baba beni eve götür" diye ağlayan çocuğu mu? İsviçre'ye çektiğimiz meydan dayağını mı? Hemen her maçta havada uçuşan koltukları mı? Kafasına derbi maçta taş yağan dünyaca ünlü Zico'yu mu? Alnı kan içinde kalan Gerets'i mi? Yoksa yoksa "Alırım diyorum koltuğunu" tehdidine "Al da görelim" tarzındaki federasyon-siyaset çekişmesini mi? Hangisiyle 1.sınıf ülkeyiz ki. *** Futbolu bir savaş meydanından çıkarıp bir spor olarak görmek kimin işine geliyor bu ülkede? Birbirine giren protokol tribünündeki başkanlar mı bu ülkeye sınıf atlatacak. Düşünce kalitesi en çok olması gereken insanlardaki boks ve küfür kültürü (!) mü Anelka'ya bu sözleri ettiren. Zinedine Zidane Dünya Kupası'nda Materazzi'ye kafa attığında seyredenlerin acaba kaçı ve nasıl bir düşünce içine girmiştir o anda. Hadi sonucu vicdanlardan başka bir yere açıklanmayacak bir anket yapalım. İzleyenlerin o anki duygularını ikiye ayıralım. A) Vay serseri nasıl kafa attı çocuğa, B) Vay serseri kim bilir ne dedi Zidane'a? Ben B şıkkını düşündüm o an. Çünkü Zidane futboluyla paralel bir olumlu imaj bırakmıştı yıllar içinde zihnime. Bu adam durup dururken böyle bir şey yapmaz dedim içimden. *** Bu ülkede sporu yönetenlerin birinci işi Avrupa'nın bize bakışını değiştirecek futbol ve davranış kalitesini bu ülkeye getirmek olmalıydı halbuki. Bu kadar taraftara bunu nasıl yayabiliriz, bizim insanımız bu kadar fanatik iken hayal görme diyenlerle çözüm aramak beyhude. Almanya'da Süper Kupa maçı sonrası gurbetçilerimizi görmeliydiniz maç çıkışında. G.Saraylısı ve Beşiktaşlısı bir arada dönüyorlardı evlerine. Kadın - erkek ve çocuklu aileler. Orman gibi bir yerden gittik hep birlikte arabalarımızın başına. Birbirlerine nasıl medeni şakalar yaparak nasıl anlayışlı ve sevecen davranıyorlardı. Tek nahoş tavır yoktu. Onlar da Türk buradakilerde. Ama onların yaşadığı ülke Almanya... *** Fatih Terim... Eskiden yanlış yapıyordu şimdi doğru yapıyor Terim. Kavgaların içindeydi, şimdi daha bir ne yaptığını bilen ve ucuz polemiklerin dışında bir çizgisi var. Ülke futboluna getirdiği mental zenginlikte olduğu gibi, bizi Avrupa'da izlenir ve merak edilir, hatta gıpta edilir spor kültürü çizgisine taşımakta da ümitler onda. Bu millet inandığı liderin peşinden gider ve söz dinler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.