Motivatör'den 'İmparator'a

A -
A +

Napolyon bir savaştaki hezimetin sebeplerini araştırmak için kurmaylarını karargâha toplamış. "Söyleyin" demiş, "Niye bu bozgunu yaşadık?" Komutanlar, "40 sebebimiz var" demişler; "Birincisi barutumuz bitti..." Napolyon, "Tamam" demiş "Gerisini saymayın." Ve kimsenin beklemediği bir karar almış: - Yarın şafakla birlikte taarruza geçeceğiz. Komutanları şaşkınlıkla, 'Ama barutumuz yok' deyince cevap manidar olmuş: - Ben varım ya!.. Zafer gecikmemiş! *** Daha önceki Milli Takım ve G.Saray'ın büyük başarılarında bir Fatih Terim görürdük sahanın kenarında. Oyuncuları ise sahanın içinde, hemen yanı başlarında. Ne oldu da o kendine güvenen ve hırs sembolü bir teknik adam, bugün her an her mimiğinden gerginlik ve tedirginlik akan bir komutan durumuna geldi. Çok bilinen bir söz vardır: "Asker gücünü komutanın inanmış kalbinden alır". Terim bu durumda olunca, futbolcu da sahada işte bu son maçlarda hafsalamızın almadığı bir güven sendromu yaşıyor. Fatih Terim bunu kendine sormalı. Kendisinin geçmişte ve bu eleme maçlarının başındaki mantaliteye dönüş yapmasını önleyen sebepler neler, bunları kendine itiraf etmeli. Biz doğru olduğuna inandıklarımızı yazalım. Masanın ayaklarından birini, altına değil de, üstüne çakmışlarsa bunun yanlış olduğunu söylemek için marangoz olmak şart değil! İŞTE YAPICI ELEŞTİRİ Hocam; aşağıdaki tespitleri derinlemesine kabul etmek veya etmemek sizin bileceğiniz iş. Sizi o hırsınıza yönlendirmekte yardımcı olacağına inandığım tavsiyeler bunlar. Siz hep yapıcı eleştiri beklediğinizi belirtiyorsunuz... Yunanistan önündeki çift forvetle elde ettiğinize inandığınız 4-1'lik zaferle, rafa kaldırdığınız, en azından eskisi kadar kararlı uygulamasına gitmediğiniz kendi modelinizi "eski inanmışlığınızla" tekrar gündeminize almalısınız. "Made in Terim" ne idi? Ana hatlarıyla: 1- Güven veren tandem. 2- Baskıcı, yıpratıcı, saha daraltan, fizik gücünü rakibe kabul ettiren ve oynatmayan kalabalık orta alan. 3- Bu çok çalışan orta alanın aldığı yükle, futbol zekâsını konuşturacağı boş kulvarlara sahip olan serbest adam (G.Saray'da Hagi, milli formada Sergen, Tugay). 4- Rakip defansa baskıdan göz açtırmayan tek forvet. Heyhat! Bir Popescu-Bülent Korkmaz'ın takıma verdiği güvene bakalım, bir de Gökhan Zan-Servet ikilisine. Tedirginlik defanstan başlayınca domino etkisi yapıyor. Takım ister istemez geri yaslanıyor. Çekinerek hücuma kalkıyor. UEFA Şampiyonu ekibinizdeki atom karıncalar, Emre, Suat, Okan'ın rakibe göz açtırmama görevini bugün Emre de dahil kimlerle yapabiliyorsunuz? Ve Avrupalı takımlara "efelenmekte" bir çığır açan Hakan Şükür... Siz aslında Kral'ı tek forvet yaptığınız o ezici maçlarınızda tek forvet oynamıyordunuz. Rakibe, onların sahasında bastığınız için aslında çok forvetliydiniz. Çift golcüyle oynadığınız ve dolayısıyla orta sahanızın bir adam eksik kaldığı karşılaşmalarda, on para etmez takımlar kalemizin önünde cirit atıyor. Yanlış mı? Çok akın yiyen defansta, hata ve beraberinde güven zafiyeti kaçınılmaz oluyor. *** Lider oyuncu ihtiyacını siz de ilk Macaristan maçı sonrası dile getirmiştiniz. Futbolcularda gerilimi yüksek maçlarda veya maçların gerilimi yüksek anlarında oluşan bu korkunun takıma zarar verdiğini puan kayıplarına yol açtığını ifade etmiştiniz. Bugün için bu tür durumlarda korkmayacak bir tek aday gözüküyor: Tümer Metin. Norveç maçına kadar bu oyuncunun fiziki ve mental açıdan hazır olması için ne yapmayı düşünüyorsunuz? Dünya Kupası'na berbat başlayan Fransa'yı finale taşıyan Zidane olmuştu değil mi? Futbolu ve yüreğiyle, takım arkadaşlarına verdiği cesaretle. PANİĞİ KİM YAPIYOR? Oyuncularınıza sahada ruhunuzla yanlarında olduğunuzu belli edin ve güven duyun. Bunun için de önce kendi sisteminize güvenmelisiniz. Oyuncularınızın panik yaptığını söylüyorsunuz. Hayır hocam hayır. Siz panik yapıyorsunuz! Çünkü o güçlü tek forvetli modelinizle şimdi geçtiğiniz çift forvetli sistem aslında sizi de içten içe kaygılandırıyor. Futbolcularınız bunu yansıtıyor sadece. "Made in Terim"e dönmeye kesin karar vermeli ve kendi kendinize şunu söylemelisiniz: İnsan korkmakla kaderinden kaçamaz. "Daha önceki başarılarla, bugünüm arasında kalan kötü dönemi bir makasla kestim ve kalanları birbirine yapıştırıyorum..." Sakin olun ve gözlerinizin içine bakan oyuncularınıza o eski gözlerinizle deyin ki; "Sizler en iyilersiniz. Haydi Norveç'i boğmaya!.." Aslında bunların hepsi ikinci derecede öneme haiz. Sizden tek isteğimiz "Ben varım ya", demeniz. Ama orijinal sisteminizle ve tüm hücrelerinizle!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.