İyi olmak kolay, zor olan adil olmak

A -
A +

“Hangi çocuğunuzu daha çok seviyorsunuz?” desem şöyle bir bozulursunuz, “Öyle soru mu olur?” dersiniz.

 

Peki şöyle sorayım, çocuklarınız arasında adil misiniz?

 

Adil olmak, bütün evlatlara eşit davranmak, hakkaniyetli olmak, onları eşit oranda sevmekten çok daha zor ve çok daha önemli.

 

Sadece evlat için de geçerli değil, eşi ile annesinin arasında kalan erkekler için de geçerli.

 

Şunu çok fazla gözlemliyorum çevremdeki ailelerde. Sorumsuz, huzursuz, anlayışsız ve anne-babanın üzülmesini önemsemeyen evlatlara çok daha fazla el bebek gül bebek davranıyor ebeveynler.

 

Tam tersi sorumluluk duygusu yüksek, herkesin gönlünü yapmaya çalışan, sorun çıkmasın, anne-baba üzülmesin diye hassas davranan evlatlar, hem diğer kardeşler hem de üzülerek söylüyorum ki anne-babalar tarafından istismar ediliyor, haksızlığa uğruyor.

 

Özetle, sorun çıkaran çocuk daha az sorun çıkarsın diye, sorun çıkarmayan, hatta çözen çocuklar eziliyor. Ve bunu bilerek, farkında olarak yapmıyor anne-baba.

 

“Sen hâlden anlarsın, o anlamaz” düşüncesiyle başlayan bu durum bir süre sonra sistematik haksızlığa dönüşüyor.

 

Anne babalar lütfen bunu yapmayın. Evlatlarınıza sevginiz Allah vergisi, birini daha çok sevebilirsiniz, bunu belli etmedikten, hissettirmedikten sonra kim ne diyebilir?

 

Ama adaletinizden siz sorumlusunuz. Adaletsizlik yapmayın. Her kararınızda kalbinizi, adalet terazinizi yoklayın.

 

Kıyaslamayın, yetiştikleri şartları, yeteneklerini, yaptıkları iyi ya da kötü şeyleri kıyaslamayın.

 

Ve kimsenin yükünü bir başkasına boşaltmayın. Nazınızın geçtiğine yüklenip onun hakkını diğerine yedirmeyin.

 

Unutmayın, iyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır.

 

 

 

Zeyrek’te hizalandık

 

Dün gece sahurda İstanbul'un en güzel ilçesi Fatih'te, Fatih'in de en köklü, manevi olarak en zengin bölgelerinden Zeyrek’te gazeteci dostlarla ve ustalarla buluştuk. Ev sahibimiz doğal olarak, Fatih'te olduğumuz için Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan’dı.

 

Baştan şunu söylemem lazım, artık geleneksel hâle gelen Zeyrek sahurları bana hep şunu hatırlatıyor. En büyük eksikliğimiz bir araya gelemeyişimiz. Hayatın karmaşasına, debdebesine yeniliyoruz ve aynı camianın insanları olarak bir araya gelemiyoruz.

 

Bir araya gelememek de neyi doğuruyor biliyor musunuz? Daha çok kavga, daha çok küslük, daha çok anlaşmazlık. Birbirimizin soğuk yüzlü mesajlarına, sosyal medya paylaşımlarına zaman zaman kızıyoruz, bazen de birbirimize oradan cevap veriyoruz, kırıyoruz, kırılıyoruz.

 

İşte böyle bir araya gelişler hepimizi aslında esas amacın ne olduğu konusunda hizalıyor. “Durun bakalım, kendinize gelin, sizin amacınız kişisel kavgalarınızı vermek, egolarınızı tatmin etmek değil, olmamalı, sizin bir mefkûreniz var, bir derdiniz var, siz öylesine adamlar değilsiniz” diye hatırlatıyor.

 

Mesela benim de zaman zaman kızdığım kırıldığım insanlar vardı masada ama görür görmez ilk tepkim şöyle bir sarılmak oldu. Tartışma konularını açmaya gerek bile kalmadı öyle olunca, o sarılma meselesi bütün kapıları açıyor, bir araya gelmek bütün dertleri olmasa da birçok derdi çözüyor, geriye de gerçek dertler kalıyor işte o zaman oturup sağlıklı şekilde konuşma imkânı oluyor.

 

Hizalanmak önemli.

 

Bambaşka kurumlardan, bambaşka görüşlerden onlarca medya insanını bir araya getiren ev sahibi Ergün Turan Başkan’a samimiyeti için tekrar teşekkürler. Organizasyonu yapan, bu alanda Türkiye’nin bence en iyisi Abdurrahman Cüneyd Fidancı’nın emeklerine, yüreğine sağlık.

 

 

 

Fatih ne durumda?

 

Ergün Turan’ı çok iddialı, çok hazırlıklı ve çok azimli gördüm. Vaatlerinin hepsini hatırlamakla kalmıyor, büyük çoğunluğunu hayata geçirmenin de gururunu taşıyordu. Zira beş yıl önceki vaatlerini hatırlayamayan adayların bugünkü vaatlerine nasıl güvenebilirsiniz ki?

 

Yeni aday kampanya yapar, yapmalı ama zaten görevde olan bir insan seçim döneminde alelacele icraatlar yapmaya, mevcutları tamamlamaya, sürekli kampanya yapıp kendini anlatmaya ihtiyaç duyuyorsa orada bir tuhaflık var.

 

Ergün başkanda da bu rahatlık vardı. İcraatlarını zamanında yapmış, toplumsal hayata dâhil etmiş olmanın rahatlığı. Ne yoktu peki? Alelacele, yarım yamalak projelerin sahte açılışları yoktu.

 

Belediye başkanları için sınav zamanı. Dersine günü gününe çalışan çalışkan öğrenciler rahat. Dönem boyunca aylaklık yapan, sözlüleri laf cambazlıklarıyla atlatanlar ise son gece sabahlayarak sınavı geçmenin hesabında.

 

Biz de kime nasıl not vereceğini iyi düşünmesi gerekenleriz. Hepimizin imtihanı iyi geçsin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.