Bütün yıl oruç tutmuş sayılmak

A -
A +

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Ramazân orucu ile Şevvâlde de altın gün oruç tutan kimse, bir yıl oruç tutmuş sayılır.”

 

 

 

Her zaman oruç tutmak sevaptır. Hadîs-i şerîfte, “Oruç, Cehennem ateşinden koruyan bir kalkandır” buyuruldu. (Buhârî)

 

Şevvâl ayında tutulan orucun çok sevâbı vardır. Şevvâl ayında olsun, diğer mübârek gün ve aylarda olsun, tutulan oruçlar hep nâfiledir. Ya'nî farz oruç gibi değildir. Sevâbı ne kadar çok olursa olsun, nâfile oruçların hiçbiri, farz ile kıyâslanamaz.

 

Oruç kazâsı olmayanın, nâfile oruç tutması çok sevâptır. Farz borcu olanların nâfilelerine sevâb verilmeyeceği bildirilmiştir. Meselâ farz namaz borcu olan, nâfile ve sünnet kılamaz, ancak oruç tutabilir. Çünkü bu kişi, ikinci Ramazân’a kadar oruç borcunu ödeyebilir.

 

Ama Şevvâl ayındaki bu “altı gün”leri tutarken, kazâya da niyet ederse, hem bugünlerde oruç tutmuş olur, hem de kazâsını ödemiş olur. Bunun için üzerinde oruç kazâsı olanlar, Şevvâl ayında ve diğer mübârek günlerde tuttukları oruçlara niyyet ederken, kazâya kalan oruca niyyet etmelidirler. Böylece hem kazâları ödenmiş, hem de o mübârek günlerde oruç tutup va'dedilen sevâba kavuşmuş olurlar.

 

Şüphesiz ki, herhangi bir nâfile ibâdetin sevâbına kavuşabilmek için, îmânda ve farzlarda kusûr olmaması, harâmlardan kaçıp günâhlara tevbe etmek ve o işi ibâdet olarak yapmaya niyet etmek de şarttır.

 

Bazı âlimler, bu 6 gün orucun, bayramdan sonra, vakit geçirmeden, hemen tutulmasının iyi olacağını bildirmişlerdir. Ama bu oruçları aralıklı olarak tutmak da câizdir.

 

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

 

“Ramazân orucu ile Şevvâlde de altın gün oruç tutan kimse, bir yıl oruç tutmuş sayılır.” [İbn-i Mâce]

 

Şevvâl ayında tutulan nâfile veya kazâ oruçlarını Pazartesi ve Perşembe günleri tutmak daha iyidir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

 

Oruç kazâsı olmayan, nâfile oruç tutmalıdır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

 

“Bir gün nâfile oruç tutana, yeryüzü dolusu altın verilse, o orucun sevâbını karşılamaz.” [İbn-i Neccâr]

 

Nâfile oruç tutarken uygun bir davete gidilince, orucu bozmak günâh değildir. Bir mümin arkadaşı sevindirmek ve onu üzmemek için davetine gidilir. Davete gidip de orucunu bozmayan bir kimseye Peygamber Efendimiz, “Arkadaşın senin için bu kadar külfete girdiği hâlde, sen hâlâ “Oruçluyum” diyorsun. Şimdi ye, sonra yerine bir gün tutarsın” buyurdu. (Dârekutnî) Yine buyurdu ki:

 

“Davete giden, Ramazân, kazâ ve adak orucu değilse, [nâfile] orucunu bozsun.” [Taberânî]

 

“Dîn kardeşinin hâtırı için nâfile orucu bozana, bin günlük oruç sevâbı yazılır. Bu orucu kazâ edince de iki bin günlük sevap yazılır.” [Şir’atül-islâm]

 

Öğleden sonra, bir zarûret olmadıkça, nâfile orucu bozmamalıdır! Hadîs-i şerîfte, “Nâfile oruç tutan kimse, öğleye kadar muhayyerdir” buyuruldu. (Taberânî)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.