5816 SAYILI KANUN

A -
A +

28 Şubat 1997’de zulüm dönemi başlamadan bir-iki yıl evvel ortaya birden adına "Aczmendiler’’ denilen kimseler çıktı. Görenleri tedirgin eden bu kimselerin, bir darbeye gerekçe için tedarik edildikleri, Türkiye’nin 5 altın yılını çalıp, 50 yıllık ziyan veren 28 Şubat Darbesi’nden sonra anlaşılacaktı.

 

Tarih tekerrür etmişti:

 

28 Şubat, 27 Mayıs’ın şekil değiştirmiş hâli olduğu gibi türlü vak’alarda adı geçen Aczmendiler de Ticanilerin devamıydı.

 

Ticâniler kimdi?

 

DP-Demokrat Parti, serbest seçimlerde CHP’nin 27 yıllık tek parti varlığına son vererek 14 Mayıs 1950’de seçimi kazanmış, Aydın milletvekili Adnan Menderes Başvekil olmuştu. Tek Parti Zihniyeti, bu demokratik değişimi, asla hazmedemedi. Ancak ortada da hâkim teminatıyla dünyanın gözü önünde yapılmış bir seçim vardı. Seçimi kaybeden taraf bu hâlet-i ruhiyedeyken. Birden şurada-burada heykeller, büstler yıkılır ve taşkınlıklar yapılır oldu. Bunları Ticâniler yapıyorlardı. Taşkınlıklar, her gün biraz daha artıyordu. DP daha iktidarında yılı doldurmadan başlayan bu asayişsizlik üzerine TBMM’ye bir kanun teklifi verdi. "Atatürk Hakkında İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’’ adıyla 25 Temmuz 1951’de kabul edilerek 5816 sayı ile kabul edilen kanun, münhasıran ilk reisicumhur hakkındaydı.

 

Kanun, Kemal Atatürk’e aleni sövme, hakaret etme ile mezarına zarar verme, büst ve heykellerini kırma gibi fiilleri suç saymaktadır. Sövme, hakaret gibi ilk sayılanlarda 1-3 yıl ceza, ikincilerde 1-5 yıl ceza verilmesi kanun muhtevasındadır. Suçlar için adli takibat şikâyete bağlı değildir. Savcı, re’sen; şikâyet olmadan doğrudan dâvâ açmaktadır.

 

Görüldüğü gibi bir yerlerde tezgâhlanan oyunla DP bu kanunu çıkarma mecburiyetinde kalmıştır. Maksat, iktidarını engellemeye çalışan Tek Parti Zihniyetine fırsat vermemektir. Büst, heykel kırma gibi taşkınlıkların önüne geçilemez şekilde artması hâlinde DP üstesinden gelemeyeceğini düşünüyordu. Bu kanunu çıkararak bir oyunu bozmak istemişti.

 

Ancak oyun durmuyordu:

 

Büst ve heykel tahribiyle darbe yolu döşenemeyince 6-7 Eylül 1955 yılında başka bir tertip ortaya çıktı. Ekspres gazetesi, asılsız bir manşet atarak Atatürk’ün Selanik’teki evinin kundaklandığını haber yapmıştı. Haber duyulunca İstanbul’da Rum vatandaşların malına-mülküne karşı kabulü mümkün olmayan saldırılar yapılmış ve bu ekalliyet; Yunanistan’a göçmek zorunda kalmıştır.

 

Ticanî olayından sonra bu yalan haber, ikinci hamledir. Üçüncü hamleyse 27-28 Nisan 1960 gençlik gösterileri ve bir ay sonra gelen 27 Mayıs kanlı darbesidir.

 

5816 Sayılı Kanunun meşhur adı "Atatürk’ü Koruma Kanunu’’dur. DP eseridir. Bir miktar CHP’li vekil desteği olsa da DP’li vekillerin reyleriyle kabul edilmiştir. Halbuki millet, bugün, mes’eleyi farklı görmektedir. Vatandaş, adı geçen kanunu Halk Partisi’nin çıkarttığını zannediyor. Çünkü CHP bu kanuna sıkı sıkıya yapışmıştır. Hâlbuki aklıselim, herkesten evvel CHP’nin TBMM’ye bir teklif vererek bu kanunun kaldırılması gerektiğini söylemektedir. CHP demeli ki: "Dünyada benzeri olmayan bu kanunu yersiz ve anlamsız sayıyoruz. Kurucu genel başkanımızın kanunla korunmasına gerek yoktur!’’ Çünkü birtakım laikçiler, bu kanun vasıtasıyla haksızlıklar yapıyorlar. Son 6 yılda 31 bin 575 vatandaş cezalandırılmıştır. Bunlardan beşte bir kadarı, 12-18 yaş arasında çocuktur. En basit eleştirinin bile ilgili kanun esas alınarak dava açılması ülkemiz adına zarardır. 5816 Sayılı Kanun yürürlükte diye kimse görüşünden vazgeçmiyor. Yürürlükten kaldırılsa mevcut manzara değişmeyecektir. Atatürk için; övenler “ilahlık” iddiasına kadar her şeyi iddia etmiş bazıları da denebilecek her şeyi demişlerdir.

 

Sadece övmenin serbest olduğu bir ülkede fikir hürriyeti var denemez!.. Ne Selçuklu ne Osmanlı Sultanları kanunla korunuyor. Cumhurbaşkanlarının da korunmaması lazım.

 

Dünyada benzeri olmayan bu kanunu DP getirdi. CHP üstüne yapışan söz konusu kanunun kaldırılması için üstüne düşeni yapmalı, ardından da kendi tarihiyle yüzleşmelidir. Bu cesareti gösteremezse 75 yılda ancak belediye seçimi kazanabilir. 

 

Türkiye Yüzyılı aynı zamanda bir barış yüzyılı olmalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.