MATRİX İNÖNÜ'DE...
*Bir boksörün bir kuyuya attığı taşı çıkarmaya çalışan kırklarca akıllı da çıldırmak üzere... *İnönü'de kulübe ve koridor terörü basın tribününe yapılan işkencenin üstünü örtmek üzere... Maçın öncesinde Beşiktaş yeneceğinden, hatta iki metre ötemizdeki çarşı eşrafının açıkça belirttiğine (!) göre "parçalayacağından" o kadar emindi ki, şiddetin içinde zarafet bile vardı diyebilirim. Ne girerken, ne de görev yaparken can güvenliği asla yoktu ve bu Beşiktaş'a harika girdiler üretmekle ünlenen Hüsnü Güreli'nin bir buluşu olarak sunuluyordu. Dernek başkanı Onur Belge arkadaşımın ellerindeki prangaları sökmeye çalışarak bir şeyler yapmaya didindiğini biliyor ve görüyorum. Aşmaya çalıştığı şey pek "aşılası" değil ama en azından bireysel olarak yanındayım başkanın. Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay'ın ise en duyarlı olduğu konunun "sportmenlik" olduğunu bizzat bildiğimden içim serin. Mutlaka çözecektir bu konuyu. Bunu da geçti Beşiktaş. Ancak "kafa kafaya" bir durumda oraya Fener gelecek. Onlar G.Saray'a benzemez. Takar atkısını, oturur Çarşı grubunun karşısına. Sıkıysa bağırsınlar. Koridorlarda öyle boksör moksör de dinlemezler. İşte o zaman "Üçüncü İnönü meydan muharebesi" naklen yayınlanır. Hüsnü Güreli de "girdi" uğruna neler "çıktı" olacağını yaşar ve pişman olur. "Kaldırayım basın tribününü, yapayım oraya kombinecik" mastikası Kartal'ın başını yemek üzere. MATRİX RELEODED Taraftarı ikiye bölmüşler. Kimse farkında değil. Vermişler 1200 bilet. Oturtmuşlar iki ayrı yere 600'er kişiden. Hesapta cinlik var. "Şampiyonlar Ligi finalini telaffuz etmek hayâl kurmaktır. Benim takımım buna yetecek kapasitede değil" diyen de Lucescu. "Benim takımım Milan'dan iyidir. Sergen ise Totti'den..." diyen de Lucescu. Kıvanç Oktay ise "Ben alkollü olsaydım, Bülent odanan çıkamazdı" dedi. Kulaklarımla duydum, gözlerimle gördüm. Yani, "içkim terstir" diyen bir özür- kabahat orantısızlığı... O arada, Matrix birden bire koridorlarda ortaya çıkar ve G.Saraylılar'ın oluşturduğu kalabalığa (!) dalar ve adam masumdur. Çünkü Ayhan Matrix'in yumruğuna gözüyle vurmuş, tokatına yanak atmıştır... MATRİX REVOLUTİONS 15 maç önce son iç saha kayıbını yaşamış Beşiktaş. Maaşallah... 15 maç önce G.Birliği 1-1 berabere kalmış ve ne olmuş?.. Koridorlar birbirine girmiş, eski Beşiktaşlı Ümit Bozkurt başta olmak üzere G.Birliği futbolcularına saldırılmış.. Hakem ise okkanın altında. 15 maç sonra yine iç saha kaybı yaşanmış ve eski Beşiktaşlı Ayhan Akman saldırıya uğramış. Hakem ise okkanın altında. Araya kopya kağıdı konmuş gibi iki olay yaşanıyor ve sahne aynı. Demek ki Beşiktaş kayıp yapmayacak. Yaparsa dayak atar... Kayıp yapmaması için bileğe saldırma uzmanı Giunti ile arkadan darbe uzmanı Zago sahada döver. Yine de kayıp olursa dayak koridora taşınır. İlkinde Mustafa Çulcu vardı ve Beşiktaş'a bir daha verilmedi. Şimdi de İsmet Arzuman. Takip edin bu işi ve "kurgu" konusunda aydınlanın. Çünkü dördüncü Matrix sadece Türkiye'de olacak. USLU DURUN BEYLER Mahmut Uslu şöyle haykırıyordu: Niye hep İsmet Arzuman bize veriliyor? Niye Metin Tokat verilmiyor? "Al" dedi MHK... Arzuman'ı İnönü'ye, Tokat'ı ise Trabzon'daki Fener maçına verdiler. ...Ve neredeyse rakipleri ikişer puan kaybedip arayı açıyordu Fener'le... Hatayı başka yerde de arayabilirsiniz sayın Uslu... Çünkü... "Gece topladığını gündüz dağıtır gökyüzü ve biz onlara yıldız deriz." SERBÜLEND Bu adama hayranım. İpin ucunu kaçırdığı zamanlarda bile hayranım. Almanca bilmeden Falco - Stumpf ile de oynadı, Senegalli Sarr ve Meksikalı Almaguer ile de... Popescu ile Avrupa'nın tepesine oturdu. Şimdi arkasında Kolombiyalı ve İspanyolca konuşuyor. Sağında Prates, onun dili Portekizce. Yanında De Boer'in anadili ise Flamanca. Stresin kralını kendi içinde yaşıyor Bülent... Bakmayın reklamda yes- okey dediğine... Ve yanlış soyunma odasına gittiğine... S-ÖZ Beşiktaş gerçekten korkulan bir takım oldu. Çarşısından ve boksöründen... Vatansever bir sultanili...