Biri Londra’yı durdursun

Biri Londra’yı durdursun

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Şehirlerin mobilize olup birbirini yuttuğu bir zaman diliminde geçen ‘Ölümcül Makineler’ destansı bir hikâye sunuyor. Yönetmen koltuğunda Christian Rivers’ın oturduğu film, üst düzey görselliğiyle dikkat çekiyor.

MURAT ÖZTEKİN

Günümüzde geleneğe dair ne varsa yerden yere vuruluyor ama ona ikame edilen modern dünyanın şekillendirdiği gelecek de pek parlak değil sanki. En azından sinema bize bunu söylüyor. Zira tozpembe ‘ütopyalardan’ ziyade, karanlık ‘distopyalar’ seyrediyoruz. Uzun zamandır beklenen ‘Ölümcül Makineler’ de (Mortal Engines) bu gelecek tahayyüllerinden doğmuş bir film. Enteresan bir hikâyesi olan eser, dünyanın büyük bir felakete uğramasından sonra artık şehirlerin hareket eder hâle geldiği, büyük şehirlerin küçük şehirleri yutmaya başladığı bir zaman diliminde geçiyor. Yılın en güçlü stüdyo eserlerinden biri olan filmin yönetmen koltuğunda Christian Rivers oturuyor. Yazar Philip Reeve’in romanından sinemaya adapte edilen filmde; Hera Hilmar, Hugo Weaving, Stephen Lang, Robert Sheehan ve Jihae başrollerde yer alıyor.

BİN 700 YIL SONRA KİM KALIR?
‘Ölümcül Makineler’in, hikâyesi günümüzün bin 700 yıl sonrasında geçiyor. Teknolojik devrim, insanlık için pahalıya mal olmuş; Altmış Dakika Savaşı’nda medeniyet bir anda dibe vurmuştur. Artık her yerde mekanik aletler kullanılmaktadır. Hâliyle akıllı telefonlar ve tabletler müzelik birer nesnedir. Asıl enteresan şey ise bu şartlarda hayatta kalabilmenin yolu olarak şehirler devasa otomobiller gibi mobilize edilmiş, birbirlerini yok ederek ilerlemektedir. Thaddeus Valentine adlı bir adamın fikirleriyle ilerleyen Londra da o avcı şehirlerden biridir...

BÜYÜK ŞEHİR, KÜÇÜK ŞEHRİ YER
Thaddeus, şehre enerji sağlamak bahanesiyle belediye başkanını kandırıp tehlikeli bir silahı canlandırmaya çalışmaktadır. Bir gün devasa Londra, küçük bir şehri yutup içerisindeki insanları kontrol altına alır. Ancak bu kişiler arasında Thaddeus’un yıllar önce kirli emelleri için annesini öldürdüğü Hester Shaw adlı kadın da vardır. Shrike adındaki yarı makine bir adam tarafından yetiştirilen Hester, yılların intikamını almak isterken şehrin genç tarihçisi Tom’u da işin içerisine karıştırır. Londra şehri, bir yıkım operasyonuna doğru ilerlerken Hester ve Tom, buna mâni olmaya çalışırlar. Kendilerine bir kanun kaçağı olan Anna Fang yardım eder.

Görselliğin gücü adına…
Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi’nin yapımcılarının çektiği ‘Ölümcül Makineler’, bu serileri hatırlatan, uzak bir gelecekten çıkarılmış destansı bir hikâye. Her ne kadar sebeb-i hikmeti yeterli şekilde yansıtılamasa da “yürüyen şehir” tahayyülü oldukça enteresan ve bu filmi sürüklüyor. Aslında bugün taşrayı yok eden vahşi şehirleşmenin bir tasviri olarak duruyor. Eser, bu sebeple yaşama sahalarımızın yarını için bizi düşünmeye sevk ediyor.
Neredeyse tamamen stüdyo mahsulü olan filmde, esaslı çalışılmış bir görsellik mevcut. Christian Rivers’ın bu filme yönetmen seçilmesinin semeresi de en çok bu noktada alınıyor. Eserde eğlence seviyesi de oldukça yüksek. Bugünler antik bir dönem olarak işlenirken, alışkanlıklarımıza ve teknolojinin handikaplarına ince mizahla işlenmiş göndermelerde bulunuluyor. Mesela Minions karakterleri için ‘Amerikan Putları’ deniliyor. Buna rağmen filmdeki bazı karakter ve sekansların sathi kaldığını söylemek gerekiyor.
Oyunculuklar ise şöyle: Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit serilerinden tanıdığımız Peter Jackson müstesna yüzleri çok bilindik değil. Ancak genç performanslar filmi taşıyor. Toparlayacak olursak, ‘Ölümcül Makineler’ eğlenceli, mizahi yönü kuvvetli ve sizi içerisine çekecek bir film. Önü açık gözüküyor…

Fenomenlerin yüzük kavgası
YouTube fenomenlerinin sinema yolculuğu devam ediyor... ‘Cumali Ceber’, ‘Ali Kundilli’, ‘Oha Diyorum’ ve ‘Enes Batur’ gibi Youtuber filmlerinden sonra Kafalar ekibi de ‘Kafalar Karışık’ filmiyle beyazperdedeki yer aldı. Youtube’da 4,5 milyonun üzerinde takipçisi bulunan Kafalar ekibinin başrolünde yer aldığı filmde; Metin Akpınar, Perihan Savaş, Güven Kıraç ve Erkan Can gibi usta isimler de rol alıyor. Eserde, âşık olduğu Buse ile evlenebilmenin yollarını arayan Atakan mücadelesi işleniyor. Atakan, zengin sevgilisi Buse’ye âşıktır. Evlenmelerinde tek mâni ise Buse’nin dedesidir. Atakan da Buse ile evlenmek için tek çare olarak Buse’nin yıllardır kayıp olan öz babasını bulmaya karar verir. Kadim dostları Fatih ve Bilâl de elbette bu serüvende ona eşlik edeceklerdir. Kafalar, arayışları sonunda kendilerini bir anda Antalya’da bulacaktır. Mizahıyla dikkat çeken ‘Kafalar Karışık’ benzerlerine kıyasla sanat endişesi nispeten daha yüksek bir eser.

Büyükşehir: Hepimizin çilesi
Karmaşa, bitmeyen trafik, etrafımızı saran beton duvarlar… Yönetmen Ramin Matin, şehir insanının bunalmışlık hâlini ‘Son Çıkış’ filminde komediye dönüştürüyor. Filmin başrollerinde Deniz Celiloğlu, Ezgi Çelik, Kerem Fırtına, İbrahim Selim ve Tevfik Erman Kutlu rol alıyor.  Merkezinde ‘Fırsat bulsam hemen bu şehirden kaçacağım’ diyen İstanbulluların hayalini gerçekleştirmeye çalışan Tahsin isimli bir mimar olduğu filmin mevzusu şöyle: İdealist biri olan Tahsin, evlenince kayınpederinin inşaat şirketinde çalışmak zorunda kalır. İstanbul’un ‘gözde’ semti Beylizdüzü’nde yaşayıp ruhunu sıkan plazalarda ömür tüketir. Ama şehrin bütün bu keşmekeşi canını fena hâlde sıkamaya başlar. Bir gün eski bir arkadaşına rastlaması hayatındaki değişimin başlangıcı olur. Siren ismindeki arkadaşı, önce yurt dışına gitmiş sonrasında ise Ege’deki küçük bir kasabaya yerleşerek çiftçilikle uğraşmaya başlamıştır. Arkadaşının bu hayatına özenen Tahsin, her şeyi geride bırakarak şehirden kaçmaya karar verir. Ancak ruhunu esir alan İstanbul’dan uzaklaşması zannettiği kadar kolay olmaz. Modern insanın problemlerinin trajikomik bir şekilde ele alındığı filmde, Tahsin karakterini canlandıran Deniz Celiloğlu da samimi oyunculuğuyla dikkat çekiyor. ‘Son Çıkış’ şehirden bunalmışlara, derinden tesir edecek bir film olarak duruyor...

Animasyonlar Pera’da bir arada
Animasyon filmler bir programla sinemaseverlerle buluşuyor. Pera Film, “Sanat, Teknoloji, Toplum: Ars Electronica” programında 2017’de yapılan Animasyon Festivali’nden güçlü filmleri İstanbul’a taşıyor.  “Avusturya Kültür Ofisi iş birliğiyle bugün başlayacak olan program 19 Aralık’a kadar Pera Müzesi Oditoryumunda görülebilecek. Görsel çeşitliliğe vurgu yapılan faaliyet; anlatı, geç saatler, genleşmiş ve deneysel başlıkları altında gösterilecek. Animasyonun ne kadar hızlı geliştiği ve gündelik hayatımızı ne kadar güçlü etkilediği programda ortaya konulacak. Program çerçevesinde gösterilen Anlatı başlıklı kısımda seyircileri düşünmeye sevk eden anlatılardan oluşan “Gece Kuşu”, “M.A.M.O.N.”, “Schirkoa”, “Herman H. Rott’la Yaşam”, “Çizginin Altında Bir Yer” ve “Bahçe Partisi” eserleri gösterilecek.

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
¥  Don Kişot’u Öldüren Adam
¥  Bizim için Şampiyon
¥  Sihirbazın Balonları
¥  Şeytan Geçidi Enhara
¥  Paranın Kokusu

EN ÇOK SEYREDİLENLER
¥ Hedefim Sensin 403 bin 158
¥ Müslüm  247 bin 236
¥ Deliler  114 bin 935
¥ Grinç 81 bin 647
¥ Çakallarla Dans 5  74 bin 859
                                  * 30 Kasım- 2 Aralık  rakamları

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...