Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

Müze burada hazineler nerede?

Müze burada hazineler nerede?

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Rusya başta olmak üzere değişik ülkelere kaçırılan Troya hazineleri “Müzeniz bile yok” bahanesiyle yıllardır iade edilmiyor. Geçtiğimiz aylarda açılan Troya Müzesinin ardından yetkililer “Artık modern müze burada, hazineler nerede?” diyor.

MURAT ÖZTEKİN
ÇANAKKALE

Senelerce Truva diye tanıdık ama artık dünyadaki adıyla, Troya diye biliyoruz. Dokuz katmanlı Troya antik şehri, tarihiyle bundan dört bin yıldan fazla bir zaman evveline ulaşıyor. Her bir katmanında farklı medeniyetlere ışık tutuyor, İlyada gibi destanlarda geçiyor. Troya Savaşı gibi büyük mücadelelere sahne olan, defalarca yıkılan bu antik şehir, belki de en büyük vahşetlerden birini 19. asrın sonunda yaşadı. Çünkü Alman arkeolog Heinrich Schliemann şehre musallat oldu.

HAZİNELERİN HAZİN HİKÂYESİ…
Amerika’da altın işiyle uğraşan hırslı arkeolog Schliemann’ın kafasında, Homeros’un destanlarında anlattığı Troya hazineleri bulmak vardı hep... Nihayet 1868 yılında, Osmanlı topraklarına geldi. Ballıdağ gibi bazı yerleri kazdıktan sonra, Hisarlık Tepesi’nin doğru yer olduğuna karar verdi. Ancak Osmanlı Devleti’nden, uzun müddet kazı izni alamadı. Arkeolog kimliğini kullanan Schliemann, alttan girdi üstten çıktı; İstanbul’daki yabancı bağlantılarını da devreye sokarak 1870 yılında icazet almayı başardı.

‘MEDENİ DÜNYA BENİ ALKIŞLAYACAK’
Schliemann, üç sene boyunca antik şehre zarar vererek hep hayalini kurduğu hazinelere ulaşmaya başladı. Taçlar, gerdanlıklar, bilezikler, miğferler... Her kıymetli eser bulduğunda, işçilere paydos veren Alman arkeolog, bunları karısı Sofia’nın etekleri altında saklayarak kulübesine taşıdı. Daha sonra “Bulduğum değerli şeyleri bilim adına kurtardım. Bütün medeni dünya beni alkışlayacaktı” diyen Schliemann, çaldığı Troya hazinelerinin mühim bir kısmını, üç defada gemilerle Yunanistan’a kaçırdı.
Osmanlı hükûmeti olan bitenden hemen haberdar olmuştu. Gümrük müdürlerine ceza verildi, Müze-i Hümayun Müdürü eserlerin peşinden Atina’ya gönderilip dava açıldı. Schliemann’ı takip etsin diye hafiyeler bile tutuldu. Ama nafile! Dava kaybedildi, Heinrich Schliemann da bir gece hazineleri İngiltere’ye kaçırdı. Alacağını alan açgözlü arkeolog, hazinelerin bazılarını 1884’te Berlin Arkeoloji Müzesine bağışladı. II. Dünya Harbi’nde Rus işgaline uğrayan Berlin’deki hazinelerin bir kısmı da Rusya’daki  Puşkin ve St. Petersburg müzelerine götürüldü. Diğer kısımları da dünyanın değişik ülkelerine dağıldı. Böyle hazin bir hikâyesi olan Troya hazineleri için iade teşebbüsünde bulunuldu. ABD’deki 24 parça, 2012’de getirildi.
Ancak başta Rusya’da olmak üzere iade teşebbüslerinde “Daha Troya müzeniz bile yok” denilerek hazineler verilmiyordu. Son yıllarda iki ülke arasında politik münasebetlerin iyileşmesine rağmen herhangi bir netice alınamıyordu.
Troya hazinelerinin iadesinde artık Türkiye’nin eli daha güçlü. Çünkü Kaleseramik’in de destekçilerinden biri olduğu Troya Müzesi, geçtiğimiz aylarda Çanakkale’nin merkeze bağlı Tevfikiye köyünde kapılarını açtı. Oldukça modern bir şekilde inşa edilen müzede Türkiye’nin farklı müzelerinde yer alan Troya eserleri bir araya getirildi. Sanat tarihçileri ve yetkililer “Artık hazinelerin iadesi için bahane kalmadı. Modern bir müze burada, hazineler nerede?” diyorlar.

TARİHE MODERN İMZA
Çanakkale’de görme şansını elde ettiğimiz Troya Müzesi, tarih öncesine devirlere atılan modern bir imza mahiyetinde. Aşağıya doğru inen bir rampadan girilen müzede her bir katta yukarıda daha çok günümüze yaklaşılıyor. Müze teşhir sahalarında altı bini aşkın arkeolojik eser bulunuyor. Bu eserler büyük ebatlı taş lahitlerden, ufak cam iğnelere ve altın küpelere kadar farklı mahiyetlerde. Ayrıca otuz bine yakın eser de depolarda mevcut. 

MÜZE TOPRAKTAN ÇIKTI
Kaleseramik’in de desteğiyle 5 yıl süren inşaat çalışmalarının neticesinde 65 milyon TL’ye mal olan müzenin mimarı Ömer Selçuk Baz “Dışarıdan bakıldığında müze, topraktaki bir yarıktan yükselen dev bir buluntu gibi gözüküyor. Paslanmış metal kaplı bina, topraktan çıkarılmış kırılmış çanak çömlek gibi renk değiştirdi. Kendine has dokusuyla bir geçmişi olduğunu hissettiriyor” dedi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...