'Fotoğrafla ruhaniyeti arıyorum'

'Fotoğrafla ruhaniyeti arıyorum'

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Rock müzisyenlerini fotoğraflarken manevi arayışa girip Müslümanlığı seçen tanınmış sanatçı Peter Sanders yeni sergisi için geldiği İstanbul’da sorularımızı cevapladı. Sanders “Fotoğraf makinesini her elime aldığımda ruhaniyeti yakalamaya çalışıyorum” diyor.

MURAT ÖZTEKİN

Fotoğraf, bir sanat olmasının yanında bazen manevi bir arayışa da vesile olabiliyor. Sizi Londra’dan yollara düşürüp yüksek dağlara, çöllere ve nihayetinde hidayete ulaştırabiliyor! Tıpkı tanınmış İngiliz fotoğrafçı Peter Sanders’ın yolculuğunda olduğu gibi…
Bob Dylan, Jimi Hendrix, Eric Clapton gibi Rock müzisyenlerini fotoğraflayan biri iken İslam’la şereflenen Sanders, 1970’lerde önceki hayatını enstantanelerde dondurup yeni bir yolcuğuna başlamış. Abdülazim ismini alarak kamerasını İslam’ın güzelliklerine çeviren Sanders, her biri ayrı bir yolculuk hikâyesi barındıran karelere imza atmış.
İşte Peter Sanders’ın bu fotoğrafları “Barışa Manevi Bir Yolculuk: Işığı Aramak” isimli sergiyle Taksim Sanat’ta görücüye çıktı. Biz de sergi vesilesiyle buluştuğumuz tanınmış fotoğrafçı Sanders’la sanat yolculuğunu konuştuk…

*1971 yılında İslamiyeti kabul ettiniz. Hayatınızdaki bu mühim değişiklik fotoğraf sanatınıza nasıl yön verdi?
İslam bana verilen bir hediyeydi. Bana sunuldu ve seve seve kabul ettim. Kişiliğimde değişen bir şey olmadı ama Müslümanlığı kabul etmeden önce alakadar olduğum şeyler farklıydı. Rock müzik sanatçılarının fotoğraflarını çekiyordum. Başladığım yeni yolculuk, fotoğraflarımı şekillendirdi. Bütün dünyada, dinle alakalı şeyleri çekmeye başladım.

CÖMERTLİK ORTAK ÖZELLİK
*Müslümanlar ve İslam hakkında büyük bir dezenformasyon var. Buna rağmen nasıl Müslüman olabildiniz?

Hem İslam’ın kendisi hem de tanıştığım müminlerin hâlleri bu kararı almamda tesirli oldu. Fas, Sudan, Türkiye gibi İslam dünyasının farklı ülkelerindeki farklı Müslümanlarla tanıştım. Müslümanların değişik giyim tarzları olsa da hepsini bağlayan ortak güzellikleri vardı. Mesela hepsi çok cömertti. Bu benim dikkatimi çekti. Öte yandan malumunuz 1970’lerde İslam dünyasında bu kadar radikal gruplar yoktu. Dolayısıyla İslam’ı seçmem o kadar zor olmadı.

İSLAM YANLIŞ ANLAŞILIYOR
*Niçin İslam’ı fotoğraf sanatıyla özdeşleştirmeyi seçtiniz?

Fotoğraf çekmek benim için hayatı belgelemek manasına geliyor. Fakat İslam bütün dünyada yanlış anlaşılıyor. Ben de bu yüzden fotoğraflarımla İslam’ın güzelliklerini göstermeye çalışıyorum.

*Sizi fotoğraf sanatına bağlayan şey ne?
Fotoğraf sanatında en çok sevdiğim şey, diğer insanların giremediği yerlere girebiliyor olmak. Bunun dışında fotoğraf çekerken bir kişiyle karşı karşıya geliyorsunuz ve empati kurup duygularınızı aktarıyorsunuz. Fotoğraf makinesini her elime aldığımda ruhaniyeti yakalamaya çalışıyorum. 

OSMANLI KÜLTÜRÜ KENDİNE ÇEKİYOR
*Fotoğraf seyahatlerinizde diğer birçok İslam memleketini gezdiniz. Türkiye’yi diğerlerinden ayıran şey neydi?

1978’de ilk defa Türkiye’ye geldim. Burada çok derin bir tarihî geçmiş var. Osmanlı İmparatorluğu’ndan gelen bu kültürü çok az yerde görebilirsiniz. Bütün dünyadan insanları buraya çeken şey bu benzersizlik hâli... Eserleri dünyada en çok okunan âlimlerden biri olan Mevlâna Celâleddin-i Rumi de Türkiye’nin sahip olduğu eşsiz değerlerden biri…

*Serginizin isminde barış kelimesini kullanıyorsunuz. Nihai barış bir hayal değil mi?
Barış derken çok zor bir şeyden bahsettiğimi biliyorum. Şu anki konjonktürde en azından hayal etmemiz gerekiyor. Zor olsa da barışın peşinden gitmemiz lazım.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...