Sinemada bu hafta | 20 Eylül

Sinemada bu hafta | 20 Eylül

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Türkiye’nin Oscar adayı olan Semih Kaplanoğlu’nun “Bağlılık-Aslı” filmi, anne olmakla kariyer yapmak arasında kalan bir kadının hikâyesi üzerinden modern insanın çıkmazlarına temas ediyor. Üniversal mesajlarını kısık bir tonla veren filmin ‘Akademi’yi memnun edip etmeyeceği ise merak mevzuu...

MURAT ÖZTEKİN

İŞİN ASLI ANNELİK!
Yönetmen Semih Kaplanoğlu, kariyerinde mühim bir yer tutan “Bal”, “Süt” ve “Yumurta” üçlemesinde taşra ve tabiatta dolaşmış, “Buğday”da ise bir yolunu bulup yine büyük şehirlerin dışında temiz toprakların peşine düşmüştü. Yönetmen Kaplanoğlu Türkiye’nin Oscar adayı seçilen son filmi “Bağlılık-Aslı”da bu defa şehrin tam ortasında geçen bir hikâye anlatıyor. Günümüzde anne olmanın zorluklarına ve insanın “fıtratına” vurgu yapılan eserde, plaza ve site gibi modern hayatın merkezindeki mekânlarda modernitenin çıkmazlarına temas ediliyor. Artık sinemada kadına dair söylemlerin tek bir merkezden yayılıyormuş gibi göründüğünü düşünürsek Semih Kaplanoğlu, “çetrefilli” bir mevzuya temas ediyor! filmin oyuncu kadrosunda ise Kübra Kip, Ece Yüksel ve Umut Kurt gibi isimler bulunuyor. 

Sinemada bu hafta | 20 Eylül

ÇOCUK MU KARİYER Mİ?
Eserdeki hikâyenin merkezinde Kübra Kip’in canlandırdığı Aslı karakteri var. Birkaç ay evvel bir kız dünyaya getiren Aslı, yana yakıla bebeğine bakacak bir bakıcı kadın arıyor. Zira bankacılık kariyerine bir an önce dönmek niyetinde. Ne bebeğinin biberon istememesi ne de bakıcı kadınların problemleri onu bu kararından vazgeçirebiliyor. Bu esnada kendisinin de sekiz aylık bir bebeği olan Gülnihal karşılarına çıkıyor ve nihayet Aslı işine dönüyor. Gülnihal, bebeğe kendi bebeği gibi baksa da, Aslı onu mütecessis bir şekilde gizli kameralarla gözetliyor. Bebeğini bir başkasına bırakarak kariyer hedeflerini devam ettirmeye çalışan Aslı, hem bir paranoyaya hem dilemmaya düşüyor. Bu esnada hayatının detayları da aralanarak düşündürücü bir hikâye ortaya çıkıyor...

Sinemada bu hafta | 20 Eylül

İZAH SIKINTISI...
Semih Kaplanoğlu’nun “Bağlılık-Aslı” filmi, Batılı eşitlik mesajlarıyla yoğrulan, feminist tonun iyiden iyiye yükseldiği sinemada “Bir de buradan bakın” diyen bir eser olması hasebiyle kıymetli. Eserde, anne olmak ile iş kadını olmak arasında kalan, sonunda her ikisini de başaramayan bir kadının yaşadığı trajedi üzerinden üniversal mesajlar veriliyor. Ama Kaplanoğlu bunu kısık bir tondan yapıyor. Böylece kendini izah etmekte zorlanıyor.
Filmde site ve plazalarda geçen hikâye anlatılırken de “karanlık” bir dünya meydana getiriliyor. İnsanoğlunun ruhunu her geçen gün daha çok kemiren bu dünyanın “dinî ritüelleri” sessiz bir şekilde resmediliyor. Ancak bu oldukça yavaş bir tempoda ve bazen zayıf kalan diyaloglar eşliğinde yapılıyor.

OSCAR ŞANSI NE?
Oyunculuklara baktığımızda, Kübra Kip ile yakın zamanda “Kız Kardeşler” filminde seyrettiğimiz Ece Yüksel’in tesirli başrol performansları dikkat çekiyor. Ama kimi yan karakterlerin silik kalıp kayboldukları gözlerden kaçmıyor. Peki, filmin Oscar şansı ne? Politik mesajları ön planda tutan Akademi’nin gözünde bir filmin kalitesi ile “Oscarlık” olması her zaman aynı şeyler değil. “Bağlılık” sınırları aşan bir hikâye anlatsa da Oscar şansının yüksek olmadığını düşünenlerdenim…  Öte yandan filmdeki hikâye belirli kesimleri rahatsız etmişe benziyor. Semih Kaplanoğlu’nun filmi bir yana, gelenekler devamlı yerin dibine vurulurken karşı taraftan çıkan “cılız” seslere gösterilen tahammülsüzlük, Türkiye’de sinemanın nasıl tahakküm altında olduğunu ispatlar mahiyette…

YAŞLI RAMBO HUZURLARINIZDA
“Creed” ile efsane “Rocky” serisini yeniden canlandıran Sylvester Stallone, bu defa kendisiyle özdeşleşen “Rambo” karakterini tekrar seyircinin huzuruna getirdi. On bir sene sonra beyazperdeye geri dönen serinin beşinci filmi “Rambo: Son Kan” (Rambo: Last Blood) inzivaya çekilmiş olan John Rambo’nun, insan kaçakçısı çeteyi durdurma çabasını anlatıyor. Artık bir çiftlik evinde yaşayan Rambo, yakalandığı psikolojik problemle baş etmeye çalışmaktadır. Bu arada gündelik işlerde çalışarak beladan uzak kalmak için azami gayret sarf eder. Ancak arkadaşının torunu bir çete tarafından kaçırılınca eski işlere daha fazla uzak kalamaz. Kahramanımız, kaçırılan kızları kurtarmak için bir azılı suç liderini dize getirmek zorundadır.

Sinemada bu hafta | 20 Eylül

HAYATI UZAKLARDA ARAMA...
James Gray nedendir bilinmez, hemen hemen bütün filmlerinde aile kurumunu ön plana çıkaran bir yönetmen. Ona göre aile olmak her şeyden daha mühim, insanlık için büyük keşiflere çıkmaktan bile! Nitekim yönetmenin son filmi “Yıldızlara Doğru” (Ad Astra) da aynı minvalden bir eser. Akıllı canlılar aramak için gittiği uzayda kaybolan bir adam ile peşine düşen astronot oğlunun dramının işlendiği filmin başrolünde Brad Pitt ve Tommy Lee Jones var.
Yakın bir gelecekte geçen filmdeki hikâye şöyle: Roy McBride, bir uzay vazifesi için ailesini geride bıraktıktan sonra fezada kaybolan babası Clifford McBride gibi astronot olmuş bir adamdır. O da aile bağlarını güçlü tutamamıştır. Bir gün uzaydan yayılmaya başlayan kozmik dalgalar yüzünden dünyadaki elektronik sistemler zarar görür. Hükûmet yetkilileri Roy’a babasının gizli bir proje için Neptün’e gittiğini ve yaşanan dalgalarının sebebinin babası olabileceğini anlatırlar. Ve ona yeni bir vazife verilir: Mars’a gidecek ve oradan babasıyla irtibat kurmaya çalışacaktır… Roy babası için çıktığı bu yolculukta kendisini keşfeder!

Sinemada bu hafta | 20 Eylül

UZAY AVM’Sİ
Birçok sekansıyla S. Kubrick’in “2001: Bir Uzay Macerası” filmini akıllara getiren “Yıldızlara Doğru”, uzayda geçen bir tesirli bir baba-oğul dramı. Filmde “Aranan hayat aslında çok uzaklarda değil!” vurgusu yapılıyor. Öte yandan Ay’a seyahat edilip uzayda insanların kolonileştiği (Uzay AVM’si bile kuruluyor!) bir devirde geçen filmde, insanın hırsının sınırsızlığı resmediliyor.

Sinemada bu hafta | 20 Eylül

Geçtiğimiz ay seyrettiğimiz “Bir Zamanlar… Hollywood’da” filminde karanlık bir dublörü canlandıran Brad Pitt, yine benzeri bir karaktere usta bir oyunculukla hayat veriyor. Film bazen aşırı açıklamalarla durgunlaşsa da hafızalardan silinmeyecek bir dram ortaya çıkıyor. “Yıldızlara Doğru” son yılların en realist uzay filmlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Buna rağmen eserin alt metni sanılandan farklı ve problemli: Din propagandası yaptığı düşünülen filmin aslında kaçık bir adamı “dindar” olarak tasvir ederek tam tersini yaptığı gözlerden kaçmıyor!

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
¥ Görülmüştür
¥ Annem
¥ Hayvanat Bahçesi
¥ Kin
¥ Siddah

EN ÇOK SEYREDİLENLER
¥ “O Bölüm 2” 69 bin 197
¥ “Elektrik Savaşları” 38 bin 424
¥ “Hızlı ve Öfkeli: Hobbs ve Shaw” 28 bin 46
¥ “Masal Şatosu” 26 bin 749
¥ “Bir Zamanlar... Hollywood’da” 18 bin 990

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...