Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

Yönetmen Sönmez: Otizmi değil acılarımı anlattım

Yönetmen Sönmez: Otizmi değil acılarımı anlattım

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Son filmi “Sadece Farklı”da kendi oğluna konan yanlış otizm teşhisinden ilhamla duygusal bir hikâye anlatan yönetmen Ahmet Sönmez “Bu tarz filmler zaten bir şeyler yaşamayınca yapılamıyor. Sanatçı refleksiyle kendi durumumu ortaya koymak istedim” diyor.

MURAT ÖZTEKİN

Elveda Katya” ve “Trileçe” gibi filmlerin Altın Portakal’lı yönetmeni Ahmet Sönmez, yeni eserinde çok hususi bir hikâyeyi seyirciyle buluşturuyor. Yönetmen Sönmez “Sadece Farklı” isimli filminde doğduğunda otizm teşhisi konan ama öyle olmadığı yıllar sonra anlaşılan oğlunun hikâyesi üzerinden kendi acılarıyla yoğrulmuş duygusal bir esere imza atıyor. Bir baba oğlu merkezine alan ve otizm hakkında farkındalık meydana getirecek olan film, ilk defa 8. Boğaziçi Film Festivali’nde yarışacak. Biz de Ahmet Sönmez’den filminin arka planını dinledik...

∂ Çobanlıktan yönetmenliğe uzanan bir hayat hikâyeniz var. Sinema maceranız nasıl başladı?
Evet, çocukluğumda Ağrı’da hayvancılık yapıyorduk. Babam, hep hâkim savcı olmamı isterdi. Sonra üniversitede hukuk bölümünü kazandım. Ama içimde hep sinemacı olma hayali vardı. Bu yüzden daha ilk dönemden fakülteyi bıraktım. Sinemacı olmak için gizlice Moskova’ya gittim. Delilik yaparak Devlet Sinema Enstitüsünde ailemden habersiz okumaya başladım. Bu yüzden babam benimle üç sene boyunca konuşmadı. Ama sonradan yaptıklarımı beğenmeye başladı.

Yönetmen Sönmez: Otizmi değil acılarımı anlattım

KENDİ YAŞADIKLARIMI OYNADIM
∂ “Sadece Farklı” filminizde yüksek fonksiyonlu otistik bir baba ile oğlu arasında yaşananlara odaklanıyorsunuz. Filmde hayatınızdan bir iz mi var?

Bu tarz filmler zaten bir şeyler yaşamayınca yapılamıyor. Ben de filmde aslında çocuğumun hayatından, kendi yaşadıklarımdan yola çıktım. Oğlum için doğduğunda “otistik olabilir” denildi ama beş yaşında öyle olmadığı, aslında sosyal gelişim bozukluğu yaşadığı ortaya çıktı. Şu anda normal okullarda okuyor, paylaşılamıyor. Ama biz bunu öğrenene kadar özellikle okullarda çok sıkıntılar çektik, “öteki” olmanın zorluğunu çocuğumuzla birlikte yaşadık. Ben oğlumun acısıyla hayatın ne olduğunu öğrendim. Filmin adını koyan da benim oğlumdu.

∂ Eser, yaşadıklarınızdan ötürü bir farkındalık meydana getirmek isteği ile mi doğdu yani?
Aslında sanatçı refleksiyle kendi durumumu ortaya koymak istedim. Çok büyük bir mesaj endişem yoktu. Mesela filmde masa altında geçen dramatik sahneler, gerçek hayatta oğlumla yaşadığım şeylerdi.

BİR OTİSTİK KİŞİ GİBİ…
∂ Kişinin kendi hayatının acılarından yola çıkarak bir film ortaya çıkarması, duygusal ton olarak zorlayıcı bir iş değil mi?

Kesinlikle çok zorlandım. Bu yüzden kafamdaki senaryoyu başka birine yazdırdım. Bu durumu hiç ajite etmedim. Bir otistik kişi gibi soğuk eser üretmeye çalıştım. Fark ederseniz; film seyirciye çok mesafeli.

∂ Filmde “baba” ve “oğul” rollerini değiştiriyorsunuz. Fikret’e bir noktadan sonra oğlu bakıyor gibi... Neden buna başvurdunuz?
Ben çocuğumla iletişim kurmakta zorlanıyordum. Bu yüzden “Ya ben otistik olsaydım, çocuğum bana baksaydı” düşüncesi ortaya çıktı. Öte yandan yetişkin otistiklerin dramları az biliniyordu.

∂ Filmde oğlunuz sebebiyle yaşadığınız hadiselerden ötürü bir gözlemler yığını var galiba...
Tabii, kendi yaşadıklarımın dışında birçok insanla tanıştım, dertli ailelerle görüştüm. Ama Türkiye’de yetişkin otistiklerle görüşmek zor oldu. Çünkü aileler çocuklarının yaftalanmalarını istemiyorlar.

SİNEMA ACILARI İSTİSMAR EDİYOR
∂ Peki, otizm gibi sıkıntılar başta sinema olmak üzere sanatta istismar edilmiyor mu?
Kesinlikle sinemada istismar var. Bu noktada “Yağmur Adam” ve “Benim Adım Kahn” gibi filmler bence otistik insanlara zarar verdiler. Otizm onların anlattığı gibi bir şey değildi. Otizm, zihinsel engellilik, spastik... Bunlar hep birbirleriyle karıştırılan şeyler. Farkındalık olmadığı için otizm devamlı fiziki bir probleme bağlanmaya çalışılıyor. Otizm fiziki bir engel değil, tamamen davranışsal durumla alakalı bir farklılık. Bu insanlara deli yaftası vuruluyor ama aslında dünyayı farklı bir frekansta algılıyorlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...