Oscar’ın mağdurları

Oscar’ın mağdurları

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Türkiye, geride kalan 57 senede 27 filmi Oscar’a aday adayı gösterdi. Ancak hiçbir film, beşli aday listesine bile kalamadı. Türkiye’nin Oscar macerasına dâhil olan o filmler arasında ise “usta işi” eserler vardı.

MURAT ÖZTEKİN

Türkiye’nin Oscar macerası, karşılıksız bir sevgi olarak devam ediyor… 93. Akademi Ödüllerinde (Oscar) En İyi Uluslararası Film Dalı’nda aday adayımız olan “7. Koğuştaki Mucize” adlı film de kısa listeye kalamadı. Ancak bir Güney Kore filminden adaptasyon olan eserin elenmesi, çoğu film eleştirmenini şaşırtmadı. Zira popüler olmasına rağmen, orijinal bir hikâye taşımayan eserin, artık “sanat filmlerine” daha çok odaklanan Akademi’nin gözüne girmesi imkânsız gibiydi... Bu son “hezimet” ise Türkiye’nin hep tartışmalı olan Oscar macerasını akıllara getirdi...

ABD’deki Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi, ilk defa 1947 yılında milletlerarası filmlere Oscar’ın kapılarını açtı. Türkiye’nin ilk aday adayı ise 1964’te “Susuz Yaz” oldu. O günden bugüne aralıklarla da olsa toplam 27 film, Türkiye adına yarışa dâhil olmaya çalıştı. Ama 57 senedir hiçbir Türk filmi Oscar’a aday bile seçilemedi. En büyük “başarı” ise Nuri Bilge Ceylan’ın “Üç Maymun”unun 9’lu kısa listeye kalması oldu... Ama Türkiye’nin Oscar macerasına dâhil olan filmler arasında usta işi filmler vardı. Gelin o filmlerden öne çıkanları hatırlayalım...

TAŞRANIN DERİNLİKLERİ!
Şimdiye kadar beş Nuri Bilge Ceylan filmi Türkiye’nin Oscar aday adayı oldu. Ceylan üzerindeki ısrarda elbette yönetmenin başarısı kadar “kaht-ı rical” de etkiliydi. “Bir Zamanlar Anadolu’da” ise o filmlerin arasında ayrı bir yerde duruyordu. Taşrada yaşanan bir cinayet soruşturmasını merkezine alan eser, bazı noktalardan Anadolu’ya “yabancı” kalsa da derinlikli bir hikâye ile çarpıcı “adalet” sorgulamasıydı. İncelikli senaryonun, harikulade oyunculuklarla canlandırılması unutulmazdı...

12 EYLÜL MANZARALARI
Yönetmen Tunç Başaran’ın “Uçurtmayı Vurmasınlar” filmi de Türkiye’nin Oscar adayları arasında müstesna yeri olanlardan... Bir çocuğun gözünden kadın mahkûmların hâllerini merkezine alan eser, 12 Eylül günlerinden çıkan ama aşırı politik olmayan, dokunaklı bir hikâye sunuyor. Zamanında beklenen rağbeti görmeyen eser, artık Türk sinemasının klasikleri arasında sayılıyor. Ancak film, Akademi’nin beğenilerinden çok uzaktaydı.

UMUTLAR, TOPRAKTA SAKLI
Yönetmen Mustafa Kara’nın 2016 yılında Oscar’a aday adayı olan “Kalandar Soğuğu” filmi, Karadeniz’den çarpıcı bir hayat mücadelesi sunuyordu... Eserin merkezinde Mehmet isimli bir adamın azimle maden arayışı vardı. Beş yılda çekilen ve muazzam bir görselliğe sahip olan eser, her şeye rağmen inanmayı ve umutlu olmayı vurguluyordu. Ancak Akademi, bu “umudu” boşa çıkardı.

EŞKIYA OSCAR'A HÜKÜMDAR OLMAZ
Türk sinemasının meşhur “Eşkıya”sı da Oscar’ın kapısından dönen filmlerdendi... Yavuz Turgul’un yönetip Şener Şen ile Uğur Yücel’in başrolünde yer aldığı eserde 35 sene sonra hapisten çıkan Baran’ın çocukluk aşkının peşine düşmesi merkeze alınıyordu. 90’larda büyük bir krizin içerisine giren Türk sinemasını canlandıran film, materyalist bir çaresizlik hissiyatı da zerk ediyordu. “Eşkıya” 1997’de kapısını çaldığı Akademi’nin gözüne giremedi.

BU BALIN TADI BAŞKA!
Semih Kaplanoğlu’nun ilk defa Türkiye’nin Oscar aday adayı olarak Akademi’nin karşısına çıktığı filmi “Bal”, onun meşhur “Yusuf Üçlemesi”nin son filmiydi. Babası ormana gidip bir daha dönmeyen şair Yusuf’un çocukluk hikâyesi üzerinden ilerleyen eser, üçlemenin özü mahiyetindeydi. Yoğun bir şekilde sembolizme başvurulan film, tasavvufi ögelerle metafizik âlemi işaret ediyordu. “Bal”, 60. Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı’yı kazandı ama 83. Akademi Ödüllerinde Oscar’a aday bile gösterilmedi.

PARAYLA SAADET OLMAZ
Reha Erdem’in “Kaç Para Kaç”ı, para ile değişen bir hayat hikâyesi anlatıyordu... Hayata tutunmaya çalışan bir esnaf olan Selim’in bir takside içi para dolu çanta bulmasıyla dünyası değişiyordu. Bir banka soygununun mahsulü olan bu para, onun hayatına gerilimden başka bir şey getirmiyordu... Sosyolojik taşlama mahiyeti de olan filmin başrolünde Taner Birsel yer alırken efsane fotoğrafçı Ara Güler de küçük bir rolle görünüyordu. Eser, 2000 yılında Türkiye’nin Oscar aday adayı olmuştu.

Oscar’ın mağdurları

EN ÇOK TARTIŞILANLAR
Türkiye’nin Oscar aday adayları arasında “7. Koğuştaki Mucize” adlı film gibi tartışılan ve geniş kitlelerce alkış almayan başka eserler de vardı. Yönetmen Orhan Oğuz’un 1994 yapımı “Manisa Tarzanı”, Mahsun Kırmızıgül’ün “Güneşi Gördüm”ü ve Yüksel Aksu’nun “Dondurmam Gaymak”ı da onlardandı.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...