Yerli sinemanın korku zaafı!

Düzenleyen:
Yerli sinemanın korku zaafı!

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Türk sinemasında çekilen ilk korku filmi ortadan kayboldu. Yeşilçam korku türünde pasif kaldı. 2000’li yıllarda ise âdeta ‘patlama’ yaşandı... Ancak çok az yerli korku filmi, orijinal olabildi!

MURAT ÖZTEKİN
murat.oztekin@tg.com.tr


Yaz ayları geldiğinde sinema salonları klasik seyircisini kaybeder. Bu esnada tabiatüstü varlıklar ortalığa çıkar! Zira beyazperdedeki korku türünün mevsimi yazdır. 
Romantik komedinin hâkim olduğu Türk sinemasında ise çok korku filmi yapılır ama az nitelikli eser ortaya çıkar! Evet, cin korkuları bize has kültürden beslenir ama bazen inançlar, zayıf hikâyelere meze edilmeye çalışılır. Tabii, istisnalar da vardır. İşte negatif yanlarına rağmen çok konuşulan, orijinal bir hikâye sunan veya 
çığır açan Türk yapımı o korku filmlerinden bazıları...

‘Küçük Kıyamet’
DEPREM PARANOYASI

Yönetmen Taylan Kardeşlerin 2006 yapımı “Küçük Kıyamet” filmi hayatımızdaki en büyük korkulardan biri olan depremden ilham alıyor. Eserdeki hikâye, annesini depremde kaybeden ve ardından paranoyalar yaşamaya başlayan bir kadının ailesiyle bir kasabaya tatile gitmesiyle gelişiyor. Esrarengiz hadiseler ise kaçtıkları korkularla yüzleşmelerine sebep oluyor... Hollywood filmlerinin yapısını, yerli sinemaya adapte eden “Küçük Kıyamet”, diğer yerli korku filmlerinden ayrı bir yerde duruyor.

‘Karadedeler Olayı’
BELGESEL DEMİŞLERDİ

Erdoğan ve Erkan Bağbakan’ın “Karadedeler Olayı” (2011) adlı eseri, şimdiye kadar en çok konuşulan yerli korku filmlerindendi. Bir köyde çekilen görüntülerin “belgesel” diye sunulduğu eser, aslında Amerikan kurgu filmi “Blair Cadısı”nın Türkiye versiyonuydu. Filmde cin korkusu yüzünden insanların sokağa çıkamadığı bir köyü haberleştirmeye giden gazetecinin çekim yaptıktan sonra kamerayı küçük bir çocuğa vererek köyden ayrılmasının ardından yaşanan hadiselere şahitlik ediliyor. Ahlaki açıdan problemli bir tanıtımı olan film, buna rağmen Türk sinemasının “unutulmayanları” arasına dâhil oldu...

‘Musallat’
KORKULARA İLHAM VERDİ

Korku filmleriyle öne çıkan yönetmen Alper Mestçi’nin “Musallat” (2007) filmi ise evlenmeye karar verdikleri günlerde sırlı varlıkların kendilerine musallat olduğu bir çift etrafında gelişen hadiseleri işliyor. Seriye dönüşüp kendinden sonraki korku filmlerine yön veren bu gişe filmi, bayağılıkları bir yana özellikle cin çıkarma seanslarıyla hafızalara kazındı. Aynı zamanda seyirciyi oyuncu Burak Özçivit’le tanıştıran yapım, İslami literatürden beslense de bunu modern korku ögeleri ile birleştirdi.

‘Magi’
HOLLYWOODVARİ!

İsminin yabancı menşeli olduğuna bakmayın; yönetmen Hasan Karacadağ’ın çektiği “Magi” (2016) de hafızalara kazınan yerli korkulardan biridir. Amerikalı gazeteci Olivia’nın Türkiye’de esrarengiz bir şekilde hayatını kaybeden kardeşinin ölümünü araştırmasına odaklanan “Magi”, Hollywood ayarında bir korku olmasına rağmen birçok inancı birbirine karıştırıyor. Çok milletli oyuncu kadrosu olan eser, İslami korkuları üniversallaştırma çabasıyla çekildi.

‘Baskın: Karabasan’
İDEOLOJİK KORKU

Genç yönetmen Can Evrenol’un “Baskın: Karabasan” filmi, ideolojik duruşundan olsa gerek son senelerin tartışılan korku filmlerinden biri oldu. Gezi hadiseleri sonrasının marjinal politik ikliminin yansıdığı filmde, beş polis memurunun destek anonsu üzerine gittikleri tarihî bir polis karakolunda yaşananlar rahatsız edici kanlı sahnelerle işleniyor. “Osmanlıdan kalma bir karakol” gibi metaforlarla Türkiye tarihini garip bir şekilde anlatmaya çalışan eserin ideolojik yönü ağır basıyor. Bütün bunlar da orijinal taraflarına gölge düşürüyor.

İlk yerli “korku” ortadan kayboldu

Yönetmen Aydın Arakon’un 1949’da çektiği ve bir doktorun esrarengiz konakta yaşadıklarını merkezine alan “Çığlık” Türk sinemasının ilk korku filmiydi. Fakat eserin kopyaları -dönemin bazı filmleri gibi- zarar görerek bugüne ulaşamadı. 1953 yapımı sonraki film “Drakula İstanbul’da” ise muhafaza edildi. Yeşilçam döneminde çekilen korku filmi sayısı azdı. Metin Erksan’ın yönettiği “Şeytan” gibi birçok eser de yabancı filmlerden adapte edildi. 2000’li yıllarda ise Türk korku sinemasında âdeta patlama yaşandı. İlaç firmalarının kobay olarak kullandığı insanları merkezine alan O. Evre Tolga’nın “Htr2b - Dönüşüm”ü ve her ne kadar gerilim diye sunulsa da yönetmen Umur Turgay’ın babasının sırrını çözmeye çalışan bir kadına odaklandığı “Güzelliğin Portresi” ve geçtiğimiz haftalarda vizyona giren “Karanlık Madde” de bu janrda son yıllarda karşımıza çıkan farklı eserlerdendi. 

EN ÇOK SEYREDİLEN YERLİ KORKU FİLMLERİ

>  "Dabbe 5" 837 bin 791
> "Siccin 5" 633 bin 391
> "Büyü" 553 bin 137
> "Dabbe" 539 bin 381
> "Dabbe 6" 536 bin 651


UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...