Hem kansere hem hemoroide aynı ürün olmaz

ZİYNETİ KOCABIYIK

İstanbul, 24-27 Nisan tarihleri arasında Cumhurbaşkanlığı himayesinde Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenecek olan Geleneksel Tamamlayıcı Tıp Kongresi’ne (GETAT) ev sahipliği yapacak. Emine Erdoğan’ın onursal başkanlığında yapılacak uluslararası kongrede fitoterapiden, apiterapiye, ozon tedavisinden, akupunktura kadar 15 geleneksel tamamlayıcı tıp metodu ele alınacak. Kongre öncesinde içinde bitkilerle tedavinin de bulunduğu toplumun geleneksel tamamlayıcı tıbba bakış açısını GETAT Bilim Kurulu Üyesi ve Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Yeşilada ile konuştuk. Prof. Dr. Yeşilada, eczacılık fakültelerinde ders olarak okutulan fitoterapi yani bitki biliminin hastalıklardan korunmada ve tedavide önemli bir yeri olduğunu ancak konu hakkında yeterli bilgisi olmayan kişilerin popüler olmak için yaptıkları açıklamaların bitkilerle tedaviye zarar verdiğini söyledi.

YETERLİ DENETİM YOK
Fitoterapi konusunun eczacı ve hekimin alanı olduğunu belirten Prof. Dr. Yeşilada hem hekim hem de eczacının alanı yeteri kadar sahiplenmemesi sonunda ortalığın kendini uzman olarak gösteren kişiler ve internet üzerinden iddialı reklamlar satılan ürünlerle dolduğunu belirtti. İlaç analiz ve denetleme sisteminin aynısının bitkisel ürünler için de uygulanması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yeşilada “Uzman diye ekrana çıkan kişiler hem kansere, hem hemoroit hastalığına aynı ürünü tavsiye ediyor. Sözde uzmanlar, ürün için ‘Üç dakika kaynatırsan hemoroit problemine, beş dakika kaynatırsan beynine iyi geliyor’ diye anlatıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Eczacı bile olmayan bir kimyager ile ziraat teknisyeni çıkıp ahkam kesebiliyor. Bazı profesör unvanı olan tıp hekimleri de maalesef saçmalıyor” diye anlattı.

MODERN TIP ADINA BAĞNAZLIK YAPILIYOR
n Fitoterapinin toplum tarafından kabul görmesinin önündeki en önemli engelin “modern tıp” adına yapılan bağnazlık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yeşilada “Tedavide esas  olan önce hastaya zarar vermemektir. Ancak kimyasal ilaçlar hızla etki göstererek hem hastayı hem de hekimi memnun ederken, aynı zamanda vücuda çeşitli zararlar veriyor. Hâlbuki bitkisel ya da diğer natürel ürünlerin  içerisindeki maddeler vücutta farklı sistemlerde yavaş yavaş işlenerek vücudumuza faydalı hâle geliyor. Ancak vücuttaki bu dönüşüm zaman aldığından etkisi kimyasal ilaçlar kadar hızlı olmadığından “bitkisel ilaçlar etkisiz” şeklinde yanlış yorumlar yapılıyor” dedi.

BİTKİ ŞİFA DA OLUR ZEHİR DE
Bilimsel çalışmaların bitkilerin hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde rol oynayabileceğinin ispatlandığını anlatan Prof. Dr. Yeşilada şu uyarıyı yapmadan da geçemiyor:  
Bitkileri kullanırken en kuvvetli zehirlerin de bitkilerde bulunduğunun bilincinde olmak gerekir. Dolayısıyla bitkilerin dost ya da düşman olması ehil ellerde ve uygun dozlarda kullanılmasına bağlıdır. Uzman olmayan kişiler tarafından, internet tavsiyeleri ile uygulandığında ya da ne kadar çok tüketirsem o kadar etkili olur diye düşünüldüğünde bitkiler zehir olabilir.
Vatandaşın bitkisel ürünlerle kandırıldığını ifade eden Prof. Dr Yeşilada “Mesela papatya çok masum bir bitkidir değil mi? Bir çalışmamızda piyasadan Türkiye’de açıkta satılan ya da ambalajlı 25 farklı papatya örneği alıp inceledik. Sadece bir tanesi gerçek papatya çıktı. Hıfzısıhha’da da papatya zehirlenmesi vakaları var” dedi.

AKTARLAR SADECE BAHARAT SATSIN
Halkın bitkisel ürünleri aktarlardan aldığını söyleyenProf. Dr. Yeşilada “ Oysa, doğal olduğu düşünülerek alınan bu bitkilerin içindeki ağır metaller, tarım ilaçları, çevre toksinleri, mikrobiyolojik bulaşmalar nedeniyle fayda  yerine zarar görüyorlar. Aktarlar bu işleri bırakıp sadece baharat satsın. Analizli ve rutin denetimlerden geçen bitkisel ürünler, sadece eczanelerde satılmalıdır. Eczacı da, bulundurduğu ürünün etkili olup olmadığını firmadan sorgu-     layarak, kazanç oranına bakmadan güvenilir ürünü satmalıdır. Ancak bu şekilde bitkisel ürünler tedavide hak ettiği yeri bulur” diye açıkladı.

GELENEKSEL TIBBA İLGİ ARTTI
Şimdiye kadar geleneksel tıbba karşı resmî otoritenin olumsuz tutumu bu konuda sağlık eğitimi almamış, hekim dışı kişilerin çare arayışı içerisindeki hastaları kandırmalarına zemin hazırladı. 2014 yılında yayımlanan GETAT yönetmeliği ile giderek artan sayıda hekim tarafından bu alanda yükselen bir ilgi var.