Hayatı Roman: Ünal Bolat; Evlendir o kadını

Düzenleyen:
Hayatı Roman: Ünal Bolat; Evlendir o kadını

TÜRKİYE Haberleri

Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu adlı eserinde bir roman boyu her türlü kötülükten koruyup yavuklusu Kamuran’a iffetiyle teslim ettiği Feride gibi kahramanımızı koruyamamış, zoraki emir gereği evlendirmiştik!

BAŞ ÜSTÜNE EFENDİM!
1985 yılında işe başladığım ilk ünitem Teknik Servis’ti.
Samsun’dan üniversiteyi bitirip geldiğimizde Enver Ağabey dönemin Müessese Müdürü İbrahim Sermet Altınayar Abi’ye talimat vermişti:
-Verin bunu pikaja…
-Baş üstüne efendim!
Ne demekti pikaja vermek?
Bilmiyordum ama beş dakika içinde kendimi Teknik Servis’te bulmuştum.
Çok geçmeden editör olarak Yazı İşleri Yurt Haberler Servisine oradan da askerlik dönüşü çocuk dergisi derken 1989 yılında Bizim Sayfa’ya geçtim.
Bizim Sayfa’da çalışmak, Bizim Sayfa’ya yazı hazırlamak büyük mesuliyet istiyor.
O gün bugündür bu düstur ile yazmaya devam ettiğim sayfada…
Bilmiyorum bir gazetede aynı sayfada bu kadar yıl çalışan başka bir meslektaşımız olmuş mudur? Bu başarı mıdır? Başarısızlık mı? İstikrar mı? Ne derseniz deyin ama Enver Ağabey bir gün demişti ki:
-Senin bu sayfada görevin nedir biliyor musunuz? Okurlara sağ taraftaki sohbet sayfasını açtırmak.
Ve aradan geçen birkaç sene sonrasında yine bir gün karşılaştığımızda da şöyle demişti:
-Aferin görevini iyi yapıyorsun.
Bu “aferin” benim için en büyük ödüldü… Yani insanlara bu sayfada öyle hoşa gidecek bilgiler, fıkralar, romanlar, hatıralar vb. yayınlayalım ki, insanlar bu sayfanın tiryakisi olsun. Bu sayfayı açtıklarında da sağ taraftaki dinî sayfayı görmüş olsunlar.
***
Bir gün “kampanya var” diye çocuk dergisi için poşet hazırlamaya Sefaköy’e beni de gönderdi amirim. Bizim Sayfa’nın sorumlusuydum ama olsun sen git dedi. Pikajını da o gün karikatürist Murat Sevinç’e verdi. Sayfayla hiç alakası yoktu. İçime bir kurt düştü, ya bir yanlışlık yapılırsa?
Sevinç Çokum Hanım’ın romanıydı. Romanın sonlarına gelinmişti.
Murat Sevinç (kulakları çınlasın çok severim kendisini) sen tut, o gün romanın sonuna “SON” yazısını da yapıştır. Gönder gitsin gazeteyi…
Ertesi gün “SON” yazısını görünce tepemden aşağı kaynar sular döküldü.
Allah’ım şu başıma gelene bak. Amirim gönderdi beni tamam da bana sahip çıkmazsa ben ne olurum?
Vee bir telefon… İşte o arıyor… Amirin konuşmasından anlıyorum. “Kim hazırlıyor o sayfayı?” diye denilmiş olmalı ki: “Ünal Bolat efendim” deyip telefonu bana uzatıyor amirim.
“Buyurun efendim, Ünal Bolat”
Enver Abi’de ne büyük nezaket… O ne büyük bir kibarlık:
-Ünal’cığım, Sevinç Hanım aradı. Romanı bitmeden bitirmişsiniz.
“Özür dilerim efendim, bir daha olmaz” dedim “Efendim beni o gün dergi için gönderdiler başkası yaptı” diyemedim. Ama Enver Abi hâlden anlamaz mıydı? Sordu:
-Sen mi yaptın bu yanlışı?
-Hayır efendim.
-Kim yaptı? Sor bakalım o arkadaşa, niçin yapmış…
“Testi kırıldı” dediler o tatlı sert ifadeyle… Sevinç Hanım çok üzülmüş. Ben de üzüldüm”
Titreyen sesimle “Bir daha olmaz efendim” derken üzüntüden kahrolmuştum. Amirim ise “Ben gönderdim efendim” dememişti, hayret…
Çok şükür bir sene sonra yine bir gün Enver Abi, yazdığım bir hikâye sonrası bizzat makamına çağırıp “Sen nasıl yazıyorsun da bu kadar heyecanla okutturuyorsun bu sayfayı? Maşallah… Aferin sana” diye iltifat etmişlerdi.
“EVLENDİR BU KADINI”
Ve Enver Ağabey o gün “Sen artık bize roman ve Hayatım Roman yazacaksın” dediler.
Roman yazmaya başlamıştım… Konusunu tam hatırlamıyorum ama okuyucumuzun heyecanla okuyacağı bir konuydu. Geçmiş gün galiba çocuğuyla dul kalmış bir kadının yalnızlığı ve ona mahallede oturan bir başkomiserin babalık yapıp sahip çıkması konusuydu. Komiser okurlarımızın kahramanı olmuştu.
Ancak birlikte çalıştığım ünitede yazıları önceden tashih eden ağabey “Enver Abi tescil etse bile âdeta “Ne olur ne olmaz, düne kadar yazılarını kontrol ettiğimiz Ünal bir hata yapmasın” duygusuyla benim romanlarımı da eski usul kontrole devam ediyorlardı.
Yani edebiyat mezunu olmama Enver Abi “Aferin, artık sen yazacaksın” demesine rağmen…
Bir gün o değerli kontrolcüm ne dese beğenirsiniz:
-Roman bile olsa bir kadının böyle yalnız yaşaması dinen uygun değil.
-Nasıl yani?
-Onu uygun bir şekilde evlendir. Komiser ile olabilir mesela…
-Ama Abi romanın kurgusu başka…
-Olmaz; kadının yalnız yaşaması doğru değil.
Abi’m, dinî hassasiyetini roman bile olsa gösteriyordu. 
Enteresandır, Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu adlı eserinde, bir roman boyunca her türlü kötülükten koruyup yavuklusu Kamuran’a iffetiyle teslim ettiği Feride gibi, biz romandaki kahramanımızı koruyamamış, zoraki ve amirim emrettiği için emir gereği evlendirecek şekilde yazıyı değiştirmiş okuyucuları şoke etmeyi başarmıştık.

 

Düzenleyen:  - TÜRKİYE
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...