"Namâzı terk etmektense!.."

A -
A +
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), seher vaktinde mescid-i şerîfte namaz kılmaya giderken, Ebû Lü'lü adında bir Yahûdi, bir rivâyette karanlıkta bıçakla vurup, mübârek karnına sapladı. Altı yerinden yaraladı. Eshap bunu gördüler. Üzülüp ağlaştılar! Ve o kâfiri yakalayıp katlettiler! Sonra Hazret-i Ömer'i o mahalden alıp evine götürdüler. Cerrah gelip gördü. Yaralarını dikti ve; "İyileşinceye kadar hiç hareket etmeyin!" diye tembîh etti. Sahâbe-i güzîn geldiler. Çevresinde oturdular. Halîfe, bâzı dînî emirleri onlara vasiyet ediyordu. O ara namaz vakti geldi. Ve ezân okundu. Hazret-i Ömer, cerraha; "Şimdi abdest alıp namaz kılsam ne olur?" diye sordu. Cerrah düşündü. "Hareket edersen dikişler sökülür, ölürsün" diye cevap verdi. Halîfe bunu işitti. Ama önemsemedi. "Namâzı terk etmektense öleyim daha iyi" buyurdu. Ve sahâbeden birini Hazret-i Âişe'ye gönderip Resûlullah’ın ravda-i mütahharalarına defni için ondan izin istedi. Hazret-i Âişe bu haberi aldı. Üzülüp ağladı! Ve bu kederle; "Âh kıymetli Ömer! Atamın yâdigârı da gidiyor! Ben, o yeri kendim için saklardım. Ama ona hibe ettim. Resûlullah’a ve babamın huzuruna varınca onlara selâmımı söylesin ve (Bu ayrılık daha ne kadar sürecek?) diye sorsun" dedi. (Devamı yarın)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.