"Adını Alî koy!.."

A -
A +
Silsile-i aliyye denilen büyüklerden Abdullah-ı Dehlevî hazretleri, seyyiddir. Hindistan’da dünyaya geldi. Delhi’de vefât etti. Bu zât, henüz doğmamıştı. Babası, rüyâ gördü bir gece. Rüyâ, bu oğlu hakkında idi. Hazret-i Alî’yi görmüştü. Alî mürtezâ, ona buyurdu ki: “Allah, sana bir oğul verecek. İleride, yüksek bir velî olacak. O doğduğunda ismini Alî koy!” Resûlullah Efendimiz de, rüyâda ona görünüp, oğlu olacağını müjdelemişti. Ve ona buyurmuştu ki: “İsmini Abdullah koy!” Nihâyet vakit doldu. Ve o bahtlı çocuk dünyaya geldi. Ona hem Alî ismini verdiler. Hem de, Abdullah ismini. Derken yirmi iki yaşına geldi. Bir velî zâtı tanımakla şereflendi. Bu velî zât, Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretleriydi. Henüz ilk görüşte arz etti ki: “Beni de talebeliğe kabul edin...” Büyük velî, ona; “Kabul ederiz, ama bizim yolumuz zordur. Bu yol (tuzsuz taş) yalamaya benzer. İstersen kendine zevkli ve şevkli bir yol ve üstat bul, ona tâbi ol”  buyurdu. Ama genç Abdullah; “Efendim, ben (sizi) istiyorum. Kabul buyurmanızı diliyorum” diye yalvardı. Büyük zât o vakit; “Pekâlâ kabul ettik” buyurdu. Ve yetiştirip, icâzet verdi kendisine...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.