"Çık şunun karşısına yâ Alî!"

A -
A +
Uhud Harbi kızışmıştı! Küffârın arasından vücûdu zırhlarla kaplı biri öne çıktı. Ve bütün hiddetiyle; “Ey Müslümanlar! Karşıma er istiyorum” diye bağırdı. Efendimiz onu gördü. Ve Hazret-i Alî'ye dönüp; “Yâ Alî! Çık şu kâfirin karşısına!” buyurdular. Alî bin Ebî Tâlip; “Başüstüne yâ Resûlallah!” dedi. Ve derhâl çıktı meydana. Arslan gibi ilerledi! Ve dikildi o kâfirin karşısına! Önce, kâfir bir hamle yaptı! Ama işe yaramadı. Sıra, "Allahın Arslanı"ndaydı. Zülfikârı hızla kaldırdı. Ve kâfirin boynuna şiddetle çaldı! Müşrikin çelik zırhı kâğıt gibi yırtıldı. Başı yerlerde yuvarlandı. Kendi de kanlar içinde yere serildi! Müslümanlar sevindiler. Tekbîr sedâları yükseldi göklere! Alî bin Ebî Tâlip de yara almıştı. Sonunda yere düştü. O ara biri geldi yanına. Ama tanımıyordu o geleni. O kişi, seslendi ki: “Kalk yâ Alî, saldır şu kâfirlere!” O da fırladı hemen. Canlandı yeniden. Ve hücûm edip kaçırttı müşrikleri! Ancak merak etmişti o kişiyi. Zîrâ tanımadığı birisiydi. Harpten sonra, bu olanları Efendimize anlatıp sordu ki: “O zât kimdi yâ Resûlallah?” Efendimiz; “Cebrâil'di yâ Âli” buyurdular...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.